ay doğmasın boşuna
o kadar karamsarım ki bu gece
söyleyin ay doğmasın boşuna yıldızlar çıkmasın semaya güneş batmasa da olur şöyle bir baksam kafidir etrafı karanlık etmeye her tarafım ayrılık içinde kırılan kalbim sargıda aklım bilmem kaçıncı baskıda ben onu sevmeye memurum onsuz basbayağı mağdurum dünyanın bütün insanları toplansa başıma nafiledir o yâr gelmedikten sonra, yalnızlığım en büyük kafiledir o bir dakika bile gülmedikten sonra gülüşüm acı bir hatıradır onsuz geçecek bir ömür gereksiz ben onsuz kimsesiz hani bir zerre olsam çöle düşerim milyarlarca zerrenin içinde yine yalnız kalırım yıldız olsam düşerim dilek tutulur düştüğümü gördüklerinde gördüklerinde düştüğümü tutulur dilek çay olsam demden ibaret olurum acıdan bir tadım olur duvar olsam kolayca yıkılırım gözyaşlarımdan nem kaparım kuş olsam uçak çarpar ekmek olsam kuş kapar ne yapar ne eder kendimi belli ederim siyahın içinde en siyah olurum gelmek varken dört nala, kavuşmak ve özlemek dururken alır başımı giderim yalnızlığa açarım yelken o kadar karamsarım ki bu gece yâr gelmese de olur, sevmese de benim zifiri karanlığımı onun bir bakışı aydınlık eyler söyleyin bakmasın bana daha yokluğu varlığından paha bir damla olsam değmem hiçbir dudağa bir gülüş olsam konmam hiçbir yanağa çiçek olsam kururum taş olsam çatlarım kalp olsam dururum her ne olmasam üzülürüm bir adam bu kadar mı olmaz o kadar karamsarım ki bu gece her anım sanki bir işkence dilimde eskimeyen ve düşmeyen tek hece, illa ki aşk ille de aşk, yüzde yüz aşk, aşk da yüzde yüz bu kadar karamsarlık kalbe zarar, bilirim de söyleyemem öyle aşikar neredesin ey yâr gel de yaram sar söyleyin o yâre bensiz gülmesin gülecekse de dudağının köşesinde benli gülsün ve asla unutmasın ayrılık çok zor kavuşmak ise bu saatten sonra cehennemden bile kor |