SUSMANIN VEBÂLi VAR!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Say ki ben de bir abin, âilene aidim
Bil ki sana kıyanlar, bir de beni yaktılar Bakışların dumanlı, gamlımısın yiğidim Fincanında çayını yarım mı bıraktılar? BiR DESTANIN DOĞUŞU! Terörle cansiperane mücadele eden Zekai Paşa, sürekli arazide idi. O günü yakın arkadaşlarına şöyle anlattı: "Ben, son bir yıldır, düğüne bayrama gitmiyorum. Ancak kanser tedavisi gören bir arkadaşımızın düğünü vardı. Bana da görev verdiler. ’Komutanım, sizden başka kıdemli kimse yok. Genelkurmay adına hediye çekini siz takdim eder misiniz?’ dediler. Doğrusu tuhaftı. Çünkü Ankara’da benden kıdemli çok sayıda komutan vardı. Düğün salonuna girince şüphelerim daha da arttı. Hem kıdemli komutanlar oradaydı hem de salonda bulunmaması gereken kişiler de gelmişti. Hızlıca protokol görevini yapıp çıktım." Aksakallı’nın makam aracı, Külliye’ye giden yol üzerinde 3 araç tarafından sıkıştırıldı. Paşa, zaten tedirgindi ve yakın ekibini önceden uyarmıştı. Darbecileri atlattılar. Zekai Paşa, o gece bir kalkışma olduğunu Özel Kuvvetler Karargahı’nın da ele geçirilmek istendiğini öğrenir öğrenmez hem en güvendiği adamını aradı hem de karargahtaki nöbetçi subaylara ulaşmaya çalıştı. Tabii aynı anda, ÖKK’den en sadık adamlarına da silahlarını alarak komutanlığını önüne gelmeleri emrini verdi. Zekai Paşa, karargâhı aradığında, şok bir cevapla karşılaştı. Terzi, "Ben oraya geliyorum. Kışlanın emniyetini sağlayın, içeriye komutanlardan kimseyi almayın, gerekirse ateş edin" emrini vermişti. İşte o andan itibaren yaşananları Zekai Paşa göz yaşları içinde şöyle anlattı: "Başçavuş Ömer Halisdemir’i aradım, Ömer benim koruma astsubayımdır. Ömer’e, "Sana, vatanımız ve milletimiz adına tarihi bir görev veriyorum. Tuğgeneral Terzi vatan hainidir, isyancıdır. Onu, karargâha girmeden öldür! Bunun sonunda şahadet var. Biliyorsun seninle 20 yıllık beraberliğimiz var. Hakkını helal et" dedim. Ömer Başçavuş, sonu ölüme varan emir üzerine vakur bir sesle Zekai Paşa’ya hitaben, "Baş üstüne komutanım, hakkım helal olsun. Siz de helal edin" dedi. Semih Terzi’yi, Özel Kuvvetler komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’dan aldığı emir üzerine alnından vurarak öldürmüştür. Semih Terzi’nin korumaları da Ömer Halisdemir’i 30 kurşunla şehit etmiştir. Daha sonra ise askeri darbe yanlısı iki subay öldürülmüş 36’sı ise teslim alınarak Gölbaşı Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklanmıştır. Yedi çocuklu bir aileden gelen Ömer Halisdemir çocukluğunu Niğde’nin Çukurkuyu beldesinde geçirmiştir. Çukurkuyu’da okul sonralarında çobanlık yapmıştır. Hatice Halisdemir ile olan evliliğinden Elifnur ve Doğan Ertuğrul adlarında iki çocuk sahibi olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yurt içinde ve yurt dışında görev yapmıştır. Babası Hasan Hüseyin Halisdemir’in aktardığı bilgiye göre, vurduğu komutan Semih Terzi ile Afganistan’da birlikte görev yapmıştır. ALLAH (c.c.) RAHMET EYLESİN. MEKÂNIN CENNET OLSUN, MİLLETİMİZİN GURÛRU, ORDUMUZUN YÜZ AKI, CAN ASKERiM... ŞEHiDiM. 4 Mart 1974 - 16.Temmuz.2016 **** Erhan Çamurcu; Mecit Bey merhaba efendim. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un; "şudur cihanda benim en beğendiğim meslek sözün odun gibi olsun, hakikat olsun tek!’’ dizeleriyle de dile getirdiği üzere sanatın esas gayesinin hakikati dile getirmek olduğu bilinciyle kaleme alınmış öğretici yönü ağır basan, yer yer şiirsellikten uzaklaşılsa da anlam bütünlüğünü koruyan, çoşkun bir dille oluşturulmuş güzel bir şiir okuduk kaleminizden. Şiirin başındaki girizgah bölümü asıl şiirden ses ve söyleyiş itibariyle bir parça daha zayıf duruyor sanki. İzzet Hocam gayet isabetli dokunuşlar yapmış zaten. Birkaç noktaya da ben değinmek isterim müsadenizle. İlk dizenizde Hürriyet Kasidesine güzel bir çağrışım var. "Görüp ahkam-ı asrı munharif sıdk u selametten Çekildik izzeti ikbal ile bab-ı hükümetten" diyordu Namık Kemal. Siz ikinci dizenizde Namık Kemal’den farklı bir bakış açısını benimsediğinizi belirtiyorsunuz zaten. Şiir boyunca bir silkinme arzusu okunabiliyor. Aslında kabuğuna çekilmiş aydınlarımıza bir sesleniş gibi okunmalı şiiriniz. "Yeni/kapı" ifadesi gayet güzel bir söyleyiş olmuş. "Vebali var düş kurup tehditi haykırmazsak" dizesinde düş kurmak ve tehditi haykırmak ifadelerinin birlikte kullanılması anlamı zayıflatmış sanki. Tehditi haykırmak için düş kurmak yerine başka bir eylem düşünülebilir belki. "Afrin’de dağ başında düşerken onca canlar" dizesinde çoğul ekinin kullanılması yanlış olmuş. Kafiye ve ölçü için kullanılmış sanırım. Bu dizedeki söyleyiş de gözden geçirilebilir. Şiirinizde M. Akif ve Ziya Paşa’nın didaktik üslubu görülüyor. Bu didaktik tavır lirizmi bir parça azaltmış. Ancak şiirdeki coşkunluk bu durumu gayet güzel örtmüş. Tekrar tebrik ederim. Nice güzel şiirinizde görüşmek ümidiyle saygılarımla. Mesut Duran; Mecit Bey merhaba. Şiirlerinizi ilgiyle takip eden biri olarak bu güzel şiiriniz için de tebrik ederek başlamak istiyorum. Girizgah bölümünü -her ne kadar anlam bağı olsa da - bütünlük açısından şiirden ayırıp ayrı bir şiir olarak değerlendirmekte yarar var zannımca. O nitelikte bir şiir. Biçimsel noktada her yönüyle ustalık dolu diyebilirim. Hacimli şiirlerde ses ve söyleyiş bütünlüğünü korumak zordur. Bir noktadan sonra sözcükler yorulmaya, söyleyiş yavanlaşmaya, ahenk aksamaya başlama riskini taşır. Şiiriniz hacimli olmasına rağmen diri kalmayı başarmış. Hem biçim hem muhteva unsurları yönüyle... Sadece üçüncü bentte çapraz örgü oluşturan ilk dört dizede kafiyeler farklı olsa da redifteki "n" son sesi örtüştüğünden ahengi bir nebze dizginlemiş. İlk dize Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi’nin ilk dizesini çağrıştırdı. Gerek İzzet Hocam gerek Erhan Hocam önemli değerlendirmelerde bulunmuşlar. Tekrara düşmeden bazı hususlara değineyim. İkinci bentte gözleri yakan sel ifadesinde sel (gözyaşı) daha farklı bir sözcükle betimlense nasıl olur diye düşündüm. Zira sel yakıcı olmaktan ziyade yıkıcı olmakla çağrışım kazanan bir sözcük. Bu yüzden sel - yakmak bağı düşündürdü. Dördüncü bendi muhteva değil de ses ve söyleyiş bakımından -diğer bentlere nazaran - geride buldum. Benzer şekilde altıncı bendi söyleyecektim lakin kavuştak da diyebileceğimiz son iki dizedeki aliterasyonun güzelliği dokunmaya mani oldu. Sekizinci bentte ikisi kafiyede olmak üzere dört yerde tekrar eden "ki" sesi görülüyor. İlk üçü yapı ve görev bakımından farklı olduğundan ahenge olumlu katkı sağlıyor. Dördüncü ise üçüncü ile benzer şekilde (bağlaç) kurulduğundan olsa gerek başarılı giden ses tekrarını dizginlemiş. Erhan Hocam’ın da ifade ettiği üzere Mehmet Akif sesi hissediliyor şiirde. Diri, güçlü, harekete geçiren, davet eden başarılı bir şiir. Tebrik ediyorum. Selamlar. İzzet Irmak; Degerli Mecit Aktürk , öncelikle saygılar sunarım. Bütün şiirlerinizi okumaya çalışıyorum. Şiiriniz gerçekten çok güzel. Dokunacak bir tarafı olduğunu düşünmüyorum kendi açımdan. Şiirlerinizi daha çok Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şiir tarzında benzetiyorum. Tanzimat sonrası Hatta Cumhuriyet sonrası şiirimizin özellikleri daha ağır basıyor. İşlediğiniz konu açısından bakacak olursak; belki de asrımızın en önemli dönüm noktalarından birine şahitlik edercesine şiirler yazıyorsunuz. Nitekim Bu şiiriniz de o özelliklere sahip. Batı emperyalizminin ve içimize yerleştirdikleri maşa örgütlerinin ülkemiz ve milletimiz üzerindeki hain emellerinin bitmediğini ve bitmeyeceğini gayet veciz ifadelerle siirde kullanmışsınız. Evet bana göre de iki millet var bir milleti İbrahim Bir de küfür milleti... Küfür milletinin durmadan konuştuğu çığırtkanlık yaptığı bir ortamda ve dönemde İbrahim milletinin susması doğru değildir. Siz de susmayacagınızı ilan etmişsiniz. İyi ki de susmuyorsunuz. Bütün bunlardan yola çıkarak bugün emperyalizme karşı mücadele etmenin en doğru yolunun milletçe birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz olduğunu vurgulamışsınız. Aynen katılıyorum. Şiirden önce beyitlerle yaptığınız girizgâh, beyan-ı niyet açısından farklı ve güzel olmuş. 14’lu hece kalıbı kullanmışsınız 7+7 duraklar enfes olmuş. Bütün şiirinizde sadece bir yerde takıldım. Acaba son dizelerde sadece kafiye olarak değil de güçlü bir nakarat veya vurucu bir kelime grubu yahut bir kelime olsa nasıl olurdu acaba? Efendim, şiiriniz gerçekten okunmaya ve okutulmaya değer. Kaleminize yüreğinize sağlık. Selam ve saygılarımla. Şiirdiller AKADEMİSİ ve Şiirdiller LOBİ Atölyesi
:
UTANIN! |