7
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
2468
Okunma
Kemal Uslu;
Mecit Bey merhaba, Milli edebiyat dönemi ve cumhuriyetin ilk yıllarında " Beş Hececiler" olarak bilinen şairlerin hamasi duygularla yazdığı şiirleri hatırlattı eseriniz. Ahenk ve ifadeler gayet başarılı.
Şiir boyunca bazı mısralarda iç kafiye örnekleri vermeniz, kafiye seçimleriniz ve ses benzerliği olan sözcükleri sık kullanımınız düzgün duraklarlarla birleşince ortaya ahengi yüksek bir şiir çıkmış.
16’ lı hece ölçüsü ile yazılmış olsa da şiiriniz aruz ölçüsündeki dört tefilesi aynı olan şiirlerin ahengini yakalamışsınız çoğu mısranızda. "Önce insan/ sonra Türk’üm/ ta ezelden/ belli ülküm" mısrasında söylemek istediklerimi örnekleyebilirim.
İfade olarak baktığımızda bazı sıkıntılardan bahsetmek gerekiyor. Öncelikle şiirinizde bolca yazım yanlışı var. "Vatan, bayrak, din denince" , " alperen", "boz bulanık","yeis" sözcüklerinin yazımına dikkat diyorum.
Müslüman inancına göre şehadet "nam bırakmak" için seçilmez. Bu mısranızı gözden geçirebilirsiniz. "zulm ile âbâd olup" ifadesini tırnak içinde verirseniz daha iyi olacaktır. "avanesi sansın sanık" ifadeniz söyleyiş olarak akıcılığı engelliyor. Bu ifade de gözden geçirilmeli bence. " ilme açık yeni bir çağ açan benim" ifadenizde açmak eylemi bir sıfat bir de sıfat-fiil olarak kullanılmış. Buradaki " açık- açan" sözcüklerinden biri değiştirilebilir. "Filistin’ de Esma , Baki Kafkasya’ da Çeçen benim " ifadenizde ilk bölümde iki insan ismi sayıp ikincide bir topluluğun , halkın adını vermişsiniz. Burada ilk bölümü düzenlemeyi düşünebilisiniz. "Ne haçlı ne muhannettir ihanettir beni üzen" ifadeniz de söyleyiş olarak tekerlemeleri hatırlatıyor. Hayli güç bir söyleyiş var. Anlam olarak da biraz daha çalışılmalı bu mısraya diyebilirim.
Bu düzenlemeleri yaparsanız çok daha güzel bir şiir çıkacaktır ortaya. Tebrik ederim, saygılar.
ŞİİRDİLLER AKADEMi’sinden
Önce insan, sonra Türk’üm, ta ezelden belli ülküm
Vatan-Bayrak-Din denince, cân özünden geçen benim.
Yaslı gönül sular arkım; hüzün kokar şarkım, türküm
Hilal için "kan" denince, şehâdeti seçen benim...
Ne zulm ile âbâd olup nâhak yere diklendim ben
Ne de mazlûm inler iken bir köşeye saklandım ben
Emr-i Hakk’ka boyun eğip, bir dâvâyı yüklendim ben
Fersizlerin gözlerine umut, ışık saçan benim!
Varsın nankör inkâr etsin, âvânesi sansın sanık
Namuslu her kalem bilir; şefkatime tarih tanık!
Bir zamanlar Tuna yaslı, yaş dökerken boz-bulanık
Defterini dürüp çağın, yeni bir çağ açan benim.
Bozulsa da demin çarkı, zûl bilirim hakkı terki
Aynı ana - babadanız! Gözyaşının olmaz ırkı!
Suriye’de, Şam’da arap, Kızıl Çin’de Uygur Türk’ü,
Filistin’de Esma, Baki, Kafkasya’da Çeçen benim.
Bir ölüp bin dirilirim; âşinâdır bana hazan
Ne haçlı ne muhannettir, ihânettir beni üzen
Alçakların tek korkusu; tuzak bozup, destan yazan,
"Yetiş!" sesi duyduğu an, kanat takıp, uçan benim.
Dört bir yanım hâin dolu, lâkin sormam "neyin nesi?"
Türk’ün hasmı biliyor ki ben İslâm’ın son kalesi
Zırh kuşandım geliyorum, o yüzden bu acelesi
Mazlumların en gür sesi, korkusunu biçen benim.
Ey şerefsiz, soysuz Batı! Madem zulüm sizde sanat
Hiç çekinme, kahpelik yap, yarama bas, hergün kanat.
Değil mi ki cehennem var, gelir-geçer her saltanat
Ettiğinde "o gün" feryâd, âb-ı hayat içen benim.
Can bırakmak "şan" denince, şehâdeti seçen benim...
Mecit AKTÜRK