Sırra kadem
.
ormanı çiğneyip tükürmüşler kenara kenara; bağrındaki yangınları döküp gitmişler gitmişler hiç bulunmayacak gibi buzu susturup, tuzu kurutup ateşi üfleyip korkunun dağlarına gözlerinde ölü menekşelerle gitmişler dünyanın yaramadım işine dedi sustu çocuk, diz kıvırdı kapı eşiğine oyuncağını uzattı gölgesinden kapılar yapmışlar beklemeye, dönmemeye, gitmeye nasıl uykusuzdu pencereler günün koynunda ağrılı sabahlara uzun uzun esnemişler yalnızlık kibrit alevinde büyümüş büyümüş avuçları hep okyanus serinliği dilini döndürüp sokmuş geriye söz ; yutkunmuş kendini, sessizliği öğürmüş masalları yaz yeniden hadi gök; duvarından sızdı girdi içine dünya; dar, uzun, bazen gri sen kalbince genişle yoruldum taşımaktan çocukluğumu yanımda ve annemin gözlerini ıslığımı dudaklarımda aşkını evimin kalbinde göğü elinde gezmekten ağrıyor dizlerim beni biraz tutar mısın hemen dönerim . |
yorgunluğumun dizbağları çözüldü şiirde...sek içtim gitti... tut beni şairim tut...
Teşekkürler paylaşım için.
Şiir yüreğiniz var olsun. Sevgimle.