Oturup öylece y’andım tarihi geçmiş köhne yılları a benim bitmeyen düşengeçliğim gölgeni al benden ansızın sesime batıyor kâlbimin kırıkları.
Gülüşünü götür - fazla bu kadarı hayaller çok bize perdesi kapanmış bir film kurumuş pembedir şimdi sözlerim sayfasında şiir kitaplarımın.
İnanırdım oysa en silik duâya bile ellerim tebeşir ayazı suç ekili saksılara kuş olup uçarken annemin dudakları.
Ey benim göğe b’akamayan gözlerim bir yudum kum ol şimdi anılarına serçeler konmuş aklım sorma artık birşey bedenim burda ruhum firarî yaşam nöbetindeyim nef(e)sim azapta..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Düşengeç.. şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Düşengeç.. şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ey benim göğe b’akamayan gözlerim bir yudum kum ol şimdi anılarına serçeler konmuş aklım sorma artık birşey bedenim burda ruhum firarî yaşam nöbetindeyim nef(e)sim azapta..
çok güzeldi hayran oldum, selam ve sevgiler şairem
Ey benim göğe b’akamayan gözlerim bir yudum kum ol şimdi anılarına serçeler konmuş aklım sorma artık birşey bedenim burda ruhum firarî yaşam nöbetindeyim nef(e)sim azapta..
tek kelimeyle harika diyorum nice güzel eserlere inşaallah
istemezdik böyle yorgun düşmeyi. Hayat yoruyor, üzüyor her halükarda... Yıllar öylesine akın akın izimizi sürüyor doludizgin peşimiz sıra... Yürekte kalıyor çoğu alazı... Düşen/ geçliğimiz, geç kalmışlığımız biraz da yaşan(a)mamışlıklarımıza düşen gölgesi hayatın... Bazen öyle girift ve öyle maraz ki, dile sükutu düşüyor, kalbe ağrısı, cemreler gibi ardı ardınca... Bir-iki-üç... Derken ömür dediğin muamma kendi mecrasında akıp gidiyor sis perdeleri ardınca...
El/de kalan bazen acı bir tebessümdür, isyanımız şaşkınlığımız vururken hüznümüze...
Büyüttüğümüz çiçekler gibi -ne yapsak bir gün er geç solacaklardır onlar- hayali sükutumuza sebeptir hayallerimizin hüsranı... En kalbi aminlere eşlik eden dualarımız, niyazlarımız, dilek ve te(m)ennilerimiz gibi...
Yaşamın nöbetlerine düşmüşse yürek, g/azabından arınsın diye sabırlar dilemek gerek elbette...
Oturup öylece y’andım tarihi geçmiş köhne yılları a benim bitmeyen düşengeçliğim gölgeni al benden ansızın sesime batıyor kâlbimin kırıkları.
Gülüşünü götür - fazla bu kadarı hayaller çok bize perdesi kapanmış bir film kurumuş pembedir şimdi sözlerim sayfasında şiir kitaplarımın.
İnanırdım oysa en silik duâya bile ellerim tebeşir ayazı suç ekili saksılara kuş olup uçarken annemin dudakları.
Ey benim göğe b’akamayan gözlerim bir yudum kum ol şimdi anılarına serçeler konmuş aklım sorma artık birşey bedenim burda ruhum firarî yaşam nöbetindeyim nef(e)sim azapta.. ... Haksızlık olurdu sadece şiirin bir kısmını alsam, almadığım kısmına. Vurgular o kadar güzel ki ve akışkanlığı da. Yüreğinize sağlık selamlar...
ey ruhumun dingin yanı avuç avuç dualarım var sana, eğme başını alma gülüşünü göz bebeğimden.. ki satır satır yazmıştım adını yıldızların arkasına (ölme diye) ve daha da diyeceklerim var iken nasıl bir sancı bıraktın nefesimin kesildiği yere nasıl bir can kesiği idi bu.. geçmeyen ve hiç geçmeyecek olan..
yine karmakarışık oldum :(( ve yine hüzün yine kor..