Tarık
Egzoz sesiyle hurda bir motorsiklet geçer,
anılarımda canlanır tortular. bir gazeteyi koynumda sakladığım zamandan evvel. paletli tanklar bırakırdı asfalta izini. serildi yığınlar korkuyla... kalem kırılan kararların, yüze okunduğu vakitlerde, renksiz filmlere, gökkuşağı renkli notalarla, enstruman ağlattı müzisyenler. yani söyleyecek bir şeylerim olmalıydı benimde! hala eylül, geç kalmış sayılmam. mesela, Diyarbekir işkencehanesini, asimile edilmiş bir dili ezerek, bildiģim ve yaşadığım kadarıyla, en azından yakıcı bir kaç dizeyle, hatırlatmak. biliyorum sizde çok cektiniz, doğu bir viraneydi. çocuktum ve hatırlıyorum, değismemişti koşularımız. seksen sonrası, doksana doğru. bi şey de demedim hani, kameranın önüne geçip, durdurmaya çalışıyorum bu eski filmi. yani bildiğiniz şeyler, bilmiyorsanız! ister öğrenin, ister öğrenmeyin hic dert değil-se... duman almış cigerlerini bıyığı cigaradan sararmış, kurt izinde, guneye dogru meyledip sürü’de. mapusa düsen adamlara denk gelmiş, sonra bir hücreye atılır çentikler, bir mevsim bile değil bitli uzun bir kış bitmeden sekseni anlatıyor mahzun. tanımıyor olmam ne kötü! bir çay ićimlik bir vakitte, sözleri bir türküye çıkmayacak bir şaire, anlatır mıydı acaba? ’canım kardeşim’i Tarık Akan (Tahsin Tarık Üregül) anısına. |