Tamah
duaya kalkan elinde bile, nefretle parlıyor du çelik
emin bir el yokmuş yaslanacak sapasağlam duran yalan bir bacadan dökülen kurumlar gibi tutulur yanı yok beni büsbütün saran bir masaldan ansızın gerçeğe uyandım bir filmden, bitirilen bir kitaptan kalan o derin sessizlik zırh gibi üzerimde daldığım derinlerde iki tatlı söze tamah ediyorum aklım da cevaba göre değişen sorular bilemediğim yada geç kaldığım tedavülden kalkmış artık sonraya kaldı kendimi ıspatım ona kalırsa bir rakibim ama yenilmeye oynadığımı görmüyor ayağı takılsa, azılı bulduğu suçlu. ve sen gardiyan ben nereye koyacağını bilemediğin mahpus efsunlu renklerine sarhoş her gittiğimde aklım geride yol kum saati misali aktıkça azalıyorum parçaları dağılmış, eksik bir puzzelım yada gizlerinde saklı bir kayıp ne pusulam var ne haritam sen çıkışın aksi yönünde ki ışık |
yol kum saati misali aktıkça azalıyorum
parçaları dağılmış, eksik bir puzzelım
yada gizlerinde saklı bir kayıp
ne pusulam var ne haritam
sen çıkışın aksi yönünde ki ışık
yürekten hissedildi şiir değerli şair, çok güzel dizelerdi, saygılarla