Tırtar / Harmansonuüst üste konulmuş iki el değirmeni taşı, üstteki taşın, kenarına yakın bir yerde sapı, karşılıklı iki sağ el durmaz döndürür, üstelik biri sol eliyle “ha bre dene ” doldurur çuvallar dolusu bulgur yıl boyu aş olur... Gökçenin Mahmut’un gırtlak türküsünü, ve diğer türküleri bastırır eldeğirmenin gürültüsü harman biter, kış hazırlıkları tamamlanır ve el değirmeni her Allahın günü sıra, hak, keşik evleri dolanır.. döner-döndürülür, olmadı dibek döğülür.. elek daldırılır un çuvalına un elenir tirkide hamur yapılır iteğ , esıran , ekmek tahtası , oklava ufra serilir, bezeleler yufka açılır.. sacda pişen yufka, kes yanan tandırda göyynür su serpilip tavlanır, üstüne sofra örtülür üstüne yaydın mı sulu mercimek aşını, soğuyan yerlerden, doldur dıkımını yanında çay soğanı, gömüden pıransa ee badılcan-gök domatiz turşusu da varısa “senin ellerini benim ayaklarımı bağlacaz” cümbür cömat yumulacaz, doyum olmaz bi de yeni desdiden, galaylı tasla Günsüz suyu datını unudamazsın ömür boyu buyday yıkanıp, gölle kaynatılırdı sonbaharda mekke de koyulurdu gölle kazanına mevsimin ilk bademiyle tatlandırılırdı kuru, dibek taşında dövülüp bulgur yapılırdı bir biri, bir diğeri, “ritm soluklar “-hı!” “-ha” arada bir de bulgurlar dibeğin ortasına toplanırdı göce çıkarılır, güneşte bekletilerek kimi tarhana yapardı, kimisi keşkek. gölle pişer kazanlar dolusu dolaz kaynatılır saatler boyu suyunu sırkıtsın diye taş altında bekletilir sadeyağ dolazla karın derisine depilir basağacı depkiyle tuluğa peynir kurbanlıklar otlatılırken tarla anlarında Karşıbağda bademler açılmaya başlardı kış hazırlığı, kuru çalı toplanır dağlarda, sap, dene, saman, ters derken çalı kağnısı çalı taşır sırtında, Ismahan, bir de hergele çobanı Kara Sümbül’ün kızları avsuncu Müslükebe bir de Karamercanın akkarısı çalı taşırlar sırtlarında, kış hazırlığı kağnıları mı vardı, kağnısı olan köylüler gününü bulmuşsa çifte gider kışın gelmesi yakın, sürülecek tarla çok ne köylüye, ne öküzler dur-durak yok “-bulutlar Aydına, git işine kaydına bulutlar Şam’a, gat eşşe(ği)ni dama” “taha fakıt var evilmez iş varkana diş gevilmez vahtından evel çift sürülmez yularsız deve yedilmez” DİPNOTLAR dene: tane, buğday iteğ (iteği): ekmek yapılırken unu muhafaza için yere serilen bezle kaplanmış yün dokuma esıran/esiran/(eyi sıyıran)/(elsıyıran)(eğsiren) ısgıran :hamuru kesmeye, tirkiyi kazımaya yarayan alet, ıskarpile ekmek tahtası: senit ufra/uğra: hamurun tahtaya ya da oklavaya yapışmasını önlemek için serilen kepekli un dibek: soku, havan göce: çorbalık, yarılmış, soyulmuş buğday basağacı : (deri peyniri (tuium) için) basmak sıkıştırmak için kullanılan ağaç, soku depki /tepki: tepmek sıkıştırmak için ağaç alet dep(i) ağacı: basağacı efsun: nazara karşı sihirle koruma, Resimdeki Halakızım Elmas Fotoğraf için Cennet Avcı’ya teşekkürler Çalı / 1832 |
Birez daha bekleyecedim.
Emme bu yazıdan sona dayanamacam gari.
Bi acıkmışım ki.
Ben ekmek yemeye gidiyom. Yanında Allah ne verdiyse ...
Sağ ol USTA.