mâl-i hülyâ
Varlığımda hüküm sürüyor yokluğun,
Aklımda bir cehennem duruyor, cennetin fon müziğiyle. Kelimeler yanıyor dilimin ucunda Tükürsem yanacak babilin asma bahçeleri Sarmaya kalksam kollarım kuruyacak kökünden Sen gül yakmasını bilir misin İbrahim Sen gemi yapabilir misin Nuh Bir tufanda kaydı coğrafyam. Ellerim enkazda kaldı, annemle beraber. Sen harita çizebilir misin kadın. Kılıçtan geçirildi yurdum Sen yurt olabilir misin. Bilincimi kent meydanındaki minibüs durağında bıraktım. Tanrı adak diye bonbon şekeri dağıtırken çocuklara. Ben ninni okudum ölülere ve at arabasında kağıt taşıyan çingenelere. Ellerim gÖl olurdu sonra Çocukluğumun saçlarını yıkardı bir kadın. Asfalta dökerdi düşlerimi Bir rüzgara sarılıp giderdi herşey Geceyi bir dikişte içerdim Sarhoş gezerdim galaksileri. Aydan duyulurdu naralar. Kozmik kahkalar atardım. Tanrıların uykusu kaçardı, ben beşiğini sallardım. Ölsünde olsun ninni... Oturup ağladım sonra canımın bütün acılarına. Bütün hamam böceklerine Kelebeklere Çaydanlıklara ...ve Su altında kalırdı şiirler Sen çekip giderdin Kururdu caN kenarında çiçekler. pynst. |