Tırtar / Yanış
çarık, lastik derken,
naylon papba devri, kırmızı, yeşil, mavi edik, nalın, tokyo, terlik, kelik, şipidik , şipidik, şipidik yün çorapların yerine de naylon çoraplar geldi genç kızlar ten rengi uzun konçlu çoraplar giydi sonra da üzerine kısa konçlu beyaz çorap, naylon ayakkabı içine, kadınların başında sıralı kulplu bakır paralar, kulplu-delikli pullar, çekkiler, grapdüşenler üzerine portakal rengi yağlıklar, ve üzerinde çekkiler, çatkılar , önceleri kulak gösterenler , sonraları çiçekli şarpılar beşibiryerde takardı yeni gelinler kollarda bakır bilezik, başlarında fes basma donlar, entariler, önecekler yün çorapta sünger ve ayakta mes gıcır, gıcır gıcırdar, gıcırdadıkça gıcırdar. “-hele o beşibiyerde cangırtısı altın bileziklerin şangırtısı cay eder mubarek görümcesine o da gelin olsun da daksın döşüne bi perdeleri gapasın olmadı aşsın gelin oraya buraya seğidirken evin dabanı sallansın o evde yani gelin varıdığı şangırtıdan, cangırtıdan annaşılsın gururlanılsın” “-evelden garı dediğin netçek ya esgerden erini-o(ğ)lunu ya da gurbetden yavuklusunu bekle(ye)cek sağmaya-yaymaya da getse geçi-goyunu gözleri yollarda, eli-bö(ğ)ründe öyle durup bekleycek ısdar dokusa da eliböğründe yol gözlese de eli böğründe süzülecek bekleycek eli böğründe” karakeçinin kara kılı kıl tarağında taranır kirmende eğrilir çi(f)tlenir üsdüne çakşır • altına çul garşına çuval depene çadır dokunur ne ıscak, ne gar ne ya(ğ)mır içine sovuk-ıscak almaz yeni evlilere ak koyun yunu çadır obanın çadırı beyinkinden cüsseli olmaz yapağı kirmende eğrilip una çuval, başa yastık bele guşak ayağa çorap illa da dolak desenler, göz doyurucu “-anam ıramatlık varıdı daaa.! bi ğözel ısdar dokurdu ki,! ta öyle aklından ederdi yanışları hu ne “gül”, hu ne “darak”, hu “daraklı ğelin” hu “eli belinde” hu ne “anahtar”, hu “arabel”, hu “turna gatarı” bi bakmışsın, bi yatak çulunun hak ortasına gondurmuş “gül”ü gıran şaklarına “darak dişi”, olmadı “deve püsgülü”, yüklüğe gara goyun yunundan “cıynaklı darak” namazlada “gelebek”, “deve boynu”, “buturak ” yastıklara “eyer gaşı”, “anahtar”, “koç buynuzu”, “dalak” kıranlarına su: “yar yara küstü” hinciğinner canıyın çekdiğini bas parayı getir eve iki ğün gullan, at çöpe el emeği verilmemiş, göz nuru dökülmemiş evladiyelik değil ki ne? anacağzım yanışların hepiciğinden bişiyler gomuş, aklından de(ğil) mi nolcak dutgalını bi çeşit birbirine çatmış, kestelini düğürcüklemiş kimbili(r) ne heyallamış da; her evladının çeyizini eliynen dokumuş, herkese bi böyük, bi ğüçcük ikişer dimi çuval, birer kıl, birer dimi çul, herkese birer yun-yasdık işin aslı “ad anmalık ” nur içinde yatasıca, gabiri Cennet olasıca Çalı / 1798 Resim: anamın kendi evimiz olduktan sonra o günkü imkanlarla dokuduğu ilk yastık DİPNOTLAR (tarafımdan ifade edilmişti.) Şipidik: terlik, takunya çekki-çatkı(çelgi): baş ağrısına karşı kadınların alınlarına bağladıkları (2-3 parmak kalınlığında) tülbent, sargı, baş bağı kulak gösteren: ince tülden eşarp şarpı: eşarp beşibiryerde/beşibirlik: beş altın lira değerinde kadın takısı önecek: belden aşağıya giyilen önlük böğür: yan, bel çakşır: kıl dokuma, uçkurlu pantolon köyde son zamanlarda Hacımehmetoğlu ve Yamık Cöbe giyerdi. dolak: bele dolanan kalınca dokuma, kuşak yanış: nakış, motif cıynak/cırnak/çırnak: pençe, tırnak, özellikle yırtıcı kışların pençesi namazla / nazmazlağa : namazlık, namaz kılınan yazgı, seccade pıtırak/pıtrak(dikenli, batıp bırakmayan yabani ot tohumu, meyvesi tutkal: dokumanın bittikten sonra kalan çözgü ipliklerinin ayrılmaması için bağlanması düğürcük:düğümcük, mümkün olduğu kadar küçültülmüş düğüm düğücük: irmik gibi ince bulgur ad anmalık: evladiyelik, hatıra, atadan evladına, ondan da kendi evladına eskimeden geçecek eşya için kullanılır, tas, sahan, kilim genelde günlük olarak kullanılmaya kıyılamaz |