TUVALİMDEKİ ÜLKE
çocuk yaz boyu çevirdi topacını
kadın kedilere süt verdi uzaktılar dilini sevgiyle barıştırmayanlara sığındılar çürük değerlerden arınıp bakir koylara çocuğun gülüşü özgür kadın koza içinde suskun kadın ve çocuk turna kuşlarının şarkılarındaydı mayısların deli baharlarında kanadı sözcükler zamansız ve apansız bulvara bakan pencerede bekleyen kim kanıyor ebruli kent gözlerinde çakıl mavisi zaman eskidi bütün kıyıların dilinde barışa dair o billuri söz kuşlar ürkek geçtiler böğürtlen kokulu sevdalardan son yazdı toy kanatlarında ilkel tanrıların buyrukları ayinlerde yenik ergen savaş tanrıları özgür rüzgar gülümüz patikada uçarı bisikletimiz kumral çocuk sallanıp duruyor boş salıncaklarda gözlerini kapat bu sanrıya zeytin dallarını düşleyen çocuk alma eline tahta tüfekler bahar yeni goncalar verecek ıhlamur yeşili bozkırlarda uçuşan kelebekler konacak ellerine armalar armalar kozamın içinden çıkıp gömeydim sizi buzul göllerine yoksulluk ve yaban gülleri gözlerinin boşluğunda başımızda ulu uğultular epileptik nöbetler geçiriyor bir general kozalarda sakla beni çocuk uzun konuşuyor fırtınada karda üşümeyenler kurşun askerler alma bana baba martıları sayacağım kız kulesinde çakıl taşları doldurma ceplerime bırak meleklerim olmasın berjer koltuklarımız olmasın kırılan oyuncaklarımızla dalarız rüyalara kırmızı fener alayları al bana baba pullu arabalar yakamoz ışıltılı deniz kızları kör bir kayıkçı değilim badem çiçeklerinin kanlı temmuzlarda açmadığını bilirim tahta tüfekler alma bana baba elimdeki kırmızı balonlar kaçmadan aç kafeslerin kapılarını kuşların ahını alma baba saçları saman sarısı çocuğum daha pagan ayinlerde yerim yok kozalar içinde sakla beni barış manço şarkılarıyla kelebek olacağım yarınlara patikada seyirten güvercin gücenik rüzgarlar takmış kanatlarına sarınıyorum mor harmani hüznümü birazdan çıkacağım sokağın oyunlarına ellerime paslı silahlar verme baba ürkütülmüş ağıtlı bir çiçeğim aryalar kanatıyor kalbimi nar çiçeklerine boyandı sokağın ardı serçeler kondu sunaklara sağım solum sobeli mavi aynalarda maskeli palyaçolar epileptik nöbetli pilot bombalıyor şehirleri lavanta kokulu eteklerine sığınıyorum annemin kapat akasya bahçelerinin kapılarını anne kedilerine sığın cadı ağaçları alma bana baba tuvalime mezarlık bekçileri çizmeyeceğim postallar aylak adamlar yargıçlar melon şapkalar çizmeyeceğim tuvalime mavi yelkenler ayçiçekleri güvercinler çizeceğim anne kaf dağının mutlu çocuklarına rengarenk düşlerle kedi masalları anlat haydi armalar armalar gömeydim sizi buzul göllerine ırmak kenarında ninem ip eğiririr masallar anlatır yarının çocuklarına armalar armalar ataydım ölüm askılarınızı tanklarınızı tüfeklerinizi mengenelerinizi tahta köprülerden havalandı saçaktan uzun sevişmeler ve savaşlar ardından beyaz güvercin belli ki başka bir ülke arıyor özgürce kanatlanacak çocuk yaz boyu çevirdi topacını kadın kedilere süt verdi çocuk kozasından çıktı kadın kedi masallarından ikisi de dilini sevgiyle barıştırmayanlardan uzaklaştılar ÖMRİYE KARATAŞ Görev dağdan ağır, ölüm tüyden hafif. Japon atasözü |
Saygımla...