Tırtar / Kooperatif
“-o yıllarda öğretmen Arif ali Bıçakçı’nın önderliğinde
önce okul ve cami yaptırma ve yaşatma, Köy güzelleştirme ve Kültür derneği... arkasından Toprak-su kooperatifi ovadaki diğer köylüler de üye her yıl yapılan başkanlık seçimlerinde ne oyunlar oynandı Goziroğlu, Deli Mamıt, Kör Melit kopretif başkanlığı yaptı bir ara başkanlığı Deliosmanın Şükrü kaptı Karairbem, Alaveli, daha bir-çok kişi ovada ganal bekçisi Aşşamelle de balıkçılık kopretifi bir iken iki oldu, kopretifte tecürbeli bizim köy durur mu?” “-Dırdır Mustan önayak oldu işin aslı ekabir dakımı bir-kaç gonşuyu badaşdırdı Gabak’la Hacalların Hacıhacımemet, Alilerde; Alibey’ne İzzetin Ali Valeyle Yakıbın Yılmaz Vasfi , Dervişle Memedali, Dilki Nizamettin’le, Özcan, Dehmenoğlunun Ali Kelebekli Tıkırımızı, on gadar gayıkla bi Cuma günü, Hatıpadası’ndan açıldık, 974 yazı altımızda sankı Madanoğlu’nun kayık• goca deryayı ikiye yardık “-bir Cuma günü ikindin geçeni Hatıpadasının götünden yükledik pılı-pırtıları gatar eddik gayıkları ecdadı şanlı Yokar Tırtar’lı Barbarosun torunları hepiciğimiz ufka dönmüşüz hedefimiz “Gürdutlar” “-ileri” istikamet “kazanmak yarınları” içimizde umutlar coşkun sel gibi kayıklarımız aslanlar gibi yararak dalgaları menzile ulaştık akşamın dar vaktı” "-Akdağ kopretifi bize, yer verdi Gürdutlarda böcünün kilosu üyelerine on, bize sekiz lira" .. “-bal dutan barnağını yalar denizi sen kirala, sen onnara beş lira ver boba” “olacağ o ğadak, bobamızın malı mı?”, “-valla o ğüne ğadar heç birimiz böyle bişiy görmemişiz, başımıza gelenner, Aşşamellenin suçu emme hepimizde olağanüsdü bi gayret ki sorma. hanı derler ya “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz uçu(n)”, hepiciğimiz birbirimizden beteriz hem valla hemi de billa” .. “-hepiciğimiz “zır boş” acemiyiz yol-yordam, yön-yöntem bimeyoz efendime söyleyen ol-gör; sepet atmayı beceremeyoz, kısmıklığımızdan , yem fazla deye ikiye bölüyoz ufalanıp sepetten aşşa gediyo zati gıyıdan aralaşamayoz bek açıklara gedemeyoz gün oluyo, sepetlerin hepiciğine bakamayoz, bi de neyeyse kimse çırak-mırak dutmayo neyesi mi işin aslı-fesli mesarif olmasın deye .. mesela; ağ atıyoz, da! balık dutamayoz, ya nasibimiz tükenmiş ya da bizden yanda balık yaşamayo onnardan yanda gıyamet-alamet hankı ağ ne z(a)man, nerey atılı ne-z(a)man nassı(l) toplanı(r) bilen varısa kelp olayın emme irenk vermeyoz, seri-sebebi her birimizin gayası, derdi adımız “salak” gamlasın” “-len! onu geç deryanın yüzünde, dolaşıp duruyoz attığımız sepetleri bulamayoz, gabağın yerini bilemeyoz, Allah kimseye yaşatmasın, düşmanımın başına vermesin emme sovuk sovuk terleyoz, bilseniz ne sıkıntı.. denize düşüp ölsek deye hayyalayoz..” .. “-gıçı-ğırık pani ğibi dolaşıyoz deryanın ortasında peşimizde hiç bişi bilmeyen mıniler gırla.. emme bizim acamılığımızdan bihabarlar tabi.. her garaltının yanna varıyoz, biziki deği, kendimizikini ol-gör bulamayoz, sersefil öyleni ediyoz.. halımızı kimse bilmesin deye sinleniyoz.. soramayoz irenk vermeyoz kimseye..” gazara iki-üş bi şiy dakıldıysa da balığı ağdan alamayoz, ellerimiz dilik-dilik töbossun öteki gopretifden epaplar verdiyse kendimiz dutmuş gibi balık bişiriyoz emme o da teze-teze nassı kokuyo mubarek balık adına bişiy dutmadık goca yaz adı avlıkcı olcaz o bi yanna yanıçların verdiği zaral cabası ağşama gadak sebep olandan nasip etmeyene, esfer-i safirisine yesyeni küfürler icadediyoz.. dedim ya! birbirimize bile gatliken ireng vermeyoz emme ertesi zabbah arın bokuna herkeşden evel seğidiyoz sepetden-ağdan hatta gayıkdan yanna hepiciğimiz ifloz.” “-böcü elimizi ısdırıyo sepetler gayığın sağ(ı)na soluna dakılıyo, heş birimiz kürek çekmeyi bile bilmeyoz, bırak valla Akdağ’lıları, kendimiz bile halımıza gülüyoz.. a(ğ)layanımız da olmayo değil emme saklı saklı..” “-bi irezillik kiyne, görülmüş, duyulmuş bişiy deği emme! ………. epiyli bi gelişdirdik lügatçemizi din, iman, mintan zolda sıfır onların modası çokdan geşdi .. bizim söğmeler nasıl başlar, ne şekilde bitecek belli deği(l) olmadık bi anda, de(h)şetli bi fırtına patlar yıkar ortalığı, göv gürlemesi gulakları sağır eder ya aynı mitli onun ğibi gökdinini, yedi ceddini, esmer-i safirini bu işi ırcat edeni koyup gedeni sinini , sülalesini südünü, sümüğünü, zürriyetini hatta kemiğini, hatta hatta Ashab-ı kehfini ve daha o ğüne gadar icad edilmemiş, gün yüzü görmemiş, kız eli değmemiş, paketi açılmamış alakalı-alakasız ne gadar küfür ve dahi duyulmamış, yazılmamış kelimeler nasıl biteceği , hatta bitip bitmeyeceği dahi belirsiz küfürler bazen de baktı olmayacak cümleyi bitiremeyip kendi haline gülenler ya da boşverip diğerlerine kulak verenler” Dal Memed yerden göğe gadar haklı töbossun eveli onu tangazaya alannar hinci ona rahmet okudduruyollar dalga döğenner, üsdündeykene gayığı dekmeleyenner, sepetlerin hepiciğini dutup denize atannar, sırığı yere zipleyip de çekemeyince sırıkdan vazgeçenner, ohooo ne ararsan gırla!!” “-Aşşa Melleli İbik ossun, Akdağ’lı Enis ossun kızlarıynan çıkıyollar avlığa Derviş söğüp saymakda haklı töbossun ele-güne irezil oldug vallaha billaha.” “-eyatlı bişiycik bilenlerin forslarından yanlarına varılmayoru tabi yardım eddigleri de oluyoru hinci kör gelmeyelim emme yetmeyo anasını satdımın işde! gene de sırtlarında Hecaza götürmüşler gadar memnin edilyollar temenna etmeyceğin boyu topuğunu aşmaycak birinin gözlerinin içine-içine mayıl mayıl bakıyosun el-etek öpmeğ uçu fırsat gollayosun ya o işde adamı işden içe eridiyo (v)merem ediyo şartlar şart-ossun” “-valla çok gretik durum burnunu dutuvusan canı çıkacak herkeşin insanın nassı gücüne gediyo dokunsalar a(ğ)lacaz, emme hiş kimse hiş kimseye irenk vermeyo bi de gakar dutar da biri “Aşşa Melleli çocuklar gadar olamadınız mı deyviri mi der mi der yat da öl gari ya da sık boğazını milletin.” “-denizden çıgdık mı, irezil olmadan buğünüde atlattık “çok şükür” deyoz” çok şükür-bin şükür bu vartayı da atlatdık sanısın ölüm döşşe(ği)nden gakdık” “-ne valla denizden çıgdık mı, harpden çıkmış gibi oluyoz Çaltılı Topal Üseyinin goca kelifde Atmışaltı, atmışbir file oynayoz, “malı”, “yanı” bağrış-çığrış..” “-işin aslı ne başga bi kaat var, ne de biz başga oyun biliyoruz ne de olsa ikinci bi kare oluruz” böcüyü teslim edip geldik mi, dolduruyoz kelifleri, bi ıra(ha)t vermez Gürdutların sivrisineği karasinekleri dersen valla eşşeğarısı gibi” “-akşama dooru kimimiz yemek yapıyo, kimimiz ordan burdan gonuşuyo” “-hepbirlik yemeklerimizi yeyoz, çay demleyo yaşca güçcükler, bulaşıkları deniz gıranında yüyoz Derviş emmi hep söğer. söğdükçe söğer söğemeyenner sırığınan denizi döğer” DİPNOT vasfi : vasıflı, kaliteli, düzeyli, hemen her konuda bir bilgisi görüşü olan anlamında yakıştırılmış olmalı • Eğridirli Madanoğlunun kayığı öteden beri büyüklüğü ve her yere ulaşması ile anılırdı (zaten o yıllarda başka kayık da yokmuş) ikindi geçeni: ikindiden sonra, ikindi üzeri ama daha akşama çok var anlamında, kısmık/gısmık: cimri, hasis, varyemez kıyamet-alamet : çok fazla, çoktan çok icat: buluş, keşif sin: mezar, mezardakiler, geçmiş sülale: soy, kan akrabalığı zürriyet: soy, sulp eyatlı: azıcık, biraz,önemsiz, sınırlı kelif: etrafı kamışla kapatılmış çardak |