Tırtar / Nizeli“-Gölyerinde hemen herkesin tarlası anlarına yakın yerlerde de armut ağaçları anda kaldığı için “Nizeli Armut” bizim olan tek meyve ağacı o da Bedellerle “ortak”tı anama, rahmetli anasından “meres” aslında iki değil de beş dönümmüş Hasan Dedem armut ağaçlı kısmı kendine iki zikzakla kendi hissesine katmış, “er hakkı” deyelek yarı-yarıya bölmüş çocuklar “güçcük” olunşa, yıllarca ekmiş, bişmiş, galdırmış nikah olmadığı için aslında hiç pay almamalıymış .. bobam “ğarı malı” diye biheves ne arkasına düşmüş, ne aramış-sormuş ne eyvallah etmiş.. anamın tarlası ara yerde “guşa dönüş” bil vesile bobam kayınpederine küsmüş “davşan dağa küsmüşde dağın haberi olmamış” hanı? dedem de eyvallah etmezdi işin aslı bobam da “bobasına çekmiş ”, “çekmez olaymış” “çekmeden gedeymiş” o da “küsdüğü dağın odunu yakmaz sevmediğini köprüsünden geşmezimiş” .. “nayeti Hasan Dedemin sahaplandığı yanına kâr galmış zati yirmi sene nizasız fasılasız ekilip bişilen yer; at binenin gılış guşanın dedikleyin tapı ğibi höküm ifade ederimiş..” “ne b(ile)en-ben” Hacı Dedeme “-nerden sirayet ediyo bu tarla sana” demiş tapıcılar Hacı Hasan adamların yüzlerine bakamamış, “-ikinci ğarıdan” demiş ehlivukuflar “-hökümet nikahın varmıydı”, “……?” “…!?” “-nikahın” deye üsderlemiş Tapıcı Gasım “-efendim o zamanlar aklım ermeyodu” “-öyleye neye çocukların sehimini aldın” dedem gene “aklım ermeyodu”ya sığınmış .. ehlivukuflar duru(r) mu hemen o ğün herkeşe duyurmuş “-Tapıcı Gasım ağşama ğadar “-emme iki ğarı alcak ğadar aklın eriyodu” deye söylenmiş durmuş -armıtlı tarla- öyleynen bizim olmuş ama biz (yani babamın öküz çifti) eski an’ı hep gözetdik yani eyvallah etmedik tapuda anamın adına olsa da, eski anımızı geçmedik hiç güçcük bilader hariç.. gabalardı ermiş-ermemiş okarda Allah var, içimiz almazdı yemezdik başka da armut ağacımız yotu işin aslı Nizeli Armut da sanki hiç olmadı “-tapıyı onun üsdüne değil de vereseler adına kaydetmişler Durmuş Dayım kömeli armıtları ayırıvımış bize “-çoluk-çocuğunuz var” diye o sene er güzde ilk o tarla sürüldü köyde “-analığın gönlü olmadı gene yengatdan sürdürmüş Hacı Hacı Memed’e” “-Dayı bu yaşa kadar armıtsız olduk da hinciden sonura olsa da farketmez olmasa da sen canını sıkma” bobam; “-çoluk-çocuk varıkan bile aramadık ki hinci olsa bile kim yeyvicek yok-yoğsul adamlar da değilleridi göresekleri o ğadarıdı demek bilemeyon vizdannarı nasıl elveridi “-gün gelecek, can bedenden gedecek” Allah bana o hesabı sormaz” derdi” “-agam Gölyerinde nohut-mercimek yoluyokana “-durr!” derdi “-herkeş mermilerini alsın yanına” onar daş alırdık, doğru anbaşına sıralanırdık yan yana ve daş yarışına başlardık isabet bir tarafa Hasan Dedenin köme armıtlara ulaştıramazdık hatta kollarımız acısa da aldırmazdık.. bizim ufaklık on-onbeş adım ihlal ederdi Hasan Dedenin tarlasının anını hırsla, kinle, ağaçları taşlardı ve aparırdı, kelekten daha büyük bir dilimi “-alın terinin hakkı” abim öyle derdi benim gönüllü daşladığıma inanmadı getdi DİPNOTLAR çekmek: kişinin davranış, karakter ya da bir uzvunun yakın akrabalarından birine benzemesi sirayet: geçme, intikal etme gabalamak / kabalamak : eli erdiği yerden, gelişi güzel kabaca toplamak, biçmek, yemek Ömer Hayyam Çalı / 1689 Resim; Zeki Akakça |
Kalemin susmasın
___________________________Selamlar