AŞK-I MECAZİ ÖLÜNCEKırık bir zamandı, Geceydi Hazirandı. Dilimde senin adın, Tükenmez bir duaydı. Hoş geldin... Ey benim ruhumu; Sevdasıyla perverde eden yar... Ey benim canıma; Canan bilinmiş, hüzün gözlü yar... Nihayetsiz aşkında, Uhrevi bir definedir gözlerin. Sus pus olmuş us’uma, Her gece zuhur eder sözlerin... Hoş geldin... Hoş geldin ruhumun esenlik yıldızı. Hoş geldin; İçimdeki şelalenin o ilk sızısı... Buyur... Önce otur; Şurası senin yerin yar... Görmez misin bir bakışında, Ruhuma müptela oldu gülizar... Biliyor musun? Seninle dile geldi zihayat. Koskoca bir yangındı, Nârı İbrahim’den kalma o naat... Gayba aşina denen şey; Bin yıllık mesafe mi? , Mahsulü hasret biten şey, Tenindeki o ter mi? Hangi yağmur müjdelemez, Aşkından kurumuş toprağı. Kim gönderdi şavkına, Cevv-i semâ bulutları... Nasıl ki gökler, Sevdan için şaha kalkar yar. Nasıl ki; Boşlukta direksiz durursa yıldızlar. Halimi sorma ne olur, İşte aynı öyleyim, Aşkını sırtına abâ diye bürünen benim... Nurdan kanatlarımla her gece, Uçarak girmek için menziline, Göz yaşımdan kanat yaptım biliyorsun... Biliyorsun; En uçarı poyrazları geçtim. Biliyorsun; Gecenin zehir zıkkım anlarını içtim. Seni seviyordum işte, Gerisi zulum, Gerisi yalan, Bir tek senin sevgindi gözlerimde soluklayan Dil susar sevgili, Görünce gece düşü gözlerini. İşte bak; Lisan-ı halim anlatır sana, Çektiğim onca çileyi. Hava, su,toprak ve nur, Seni görenler sende kaybolur... Hangi nesne var ki aşkına vurgun. Hangi nesne var ki hasrete yorgun. Hem bütün arzın,binlerce sekenesi, Hem yol gösterdi herkese,cemalinin her sikkesi... Ne muhit denizler kaldı muallakta, Ne sırdan sır olmuş onca letafet, Aşkın bir daim terk eyleseydi beni, İşte oydu başıma en büyük felaket... Hoş geldin... Hoş geldin ruhumun esenlik yıldızı. Hoş geldin; İçimdeki şelalenin o ilk sızısı... Buyur... Önce otur; Şurası senin yerin yar... Görmez misin? bir bakışında, Ruhuma müptela oldu gülizar... Hiç çekme gözlerini, gözlerimden, Sen konuş bende dil sukût olsun Sözün üstüne söz düşmez, Düşerse bu dil de lâl olsun... Kırık bir zamandı, Geceyiydi hazirandı. Dilimde senin adın, Tükenmez bir duaydı. Perdeler sökük, Cam çerçeve yerlebir, Kaç zaman bekledim biliyor musun? Gözleri dikip dikip boşluğa, İsmini yükleyip her zerrenin sırtına. Yar... yar... diye; İnlediğimi duymuştur gece. Hasretinden kör kurşunlara Geldiğimi görmüştür gece. İşte şimdi burdasın, Yanımda,yanıbaşımdasın. Hoş geldin... Hoş geldin ruhumun esenlik yıldızı. Hoş geldin; İçimdeki şelalenin o ilk sızısı... Buyur... Önce otur; Şurası senin yerin yar... Görmez misin bir bakışında, Ruhuma müptela oldu gülizar... Engin Badem -2004- |