Adındır Sebeb-i FigânımSinemde gizli kalsın a d ı n Hüznümün gece bohçasında sakladığım bir karış aklımla sesleniyorum sana Ey benim içimde ki gurbetim… Karanlığa bulanmış gözlerimden en çok sana dokunuyor kirpik uçlarım. Ve Arş’tan duyduğum sesinle düşüyorum nisan topraklarına Hadra hadra, karış karış… Göğüs ucumda kıvranan binlerce ölünün tövbesi kadar Çoğalıyorum sondan başa. ‘’ –Aşk ‘’ diyor içim Susuyor ömrüm. Çıplak ellerimin iz düşümü kadar A d ı n ı n Semasına dönüyor bakışlarım Duâ duâ… Özümde duran sancıya Geceme eşlik eden rüyalarımda ki siluetini tanıktır! İçimin kör kuyularında sana yalvarıyor d i l i m. Tökezlemeye mahkûm ayakuçlarımın Kenarlarında duran izlerine dokun. Şiltesinde kaybolan ruhumun yakasından tut, Çek ömrüne. A l a b i l d i ğ i n c e. İzin ver bulayım seni. İzin ver göreyim ahvalini. Kekeme kalmış ömrün son hecesi gibi lisanın dudaklarımda. Şimdi aynı bakan gözlerimizin dar yakasında Sayısız ölesim var sana! Senden ayrılmayan parmak uçlarımın Ve kaderimin çizgilerinde seninle yürüyesim… Kıyama durur gibi kendime gelmeyesim Ve bir anne yüreğiyle nârâlar atıp, Musalla taşında bekleyen bir ruhun tırnaklarından çıkıp Yüzünün çizgilerinde kaybolasım var! Yolunu kaybetmiş bir seyyahın ardından kendime düşüşlerim Ve şu geçen zamanı sensizliğin olmadığı bir şehre s-atıp Aşk diye kendi içinde saklanan yüreğimi sana emanet edesim var. Yusuf’un aşkına kelamlarını ters düz eden Züleyha gibi ömrümce bekleyesim Ve hiç umulmadık bir anda Yakup sabrıyla sana sarılasım var. Hicri düşerken mabedimin en zari zari halinde Kıymıkları dudak içimden yutkunurken, bilmez misin şerh ahvalimi Tan yeridir sesim Giyotinin çığlığını yaşarken kulak diplerimde Söyle ey can-ı canım Ne zamandır esrik harflerin(?) Titreyen nefesimin boşluklarında ansızın duruldu sesin. Ah benim özüme melâl halim Gölgelerimin mâhlası Kıble-i sinesinde aşkı arayanlar gibi Alnımın dar yakasında seni arar durur ellerim. Ey ömrümün perdesiz yanı İçimde duran yetim hüznüm… Ben bir tek a d ı n l a yaslandım duvarlara Senin ayak izlerinle başladım bu şehrin topraklarında kendimi bulmaya. Ebedimden sıyrılmış tüm ayrılıkları hibe ettim günahlara Ve seni sevmelerimle sıyrıldım aralarından Kalemin boynundan asıp, Aklımda üşüyen yanımla ömürler boyu seni sevmek isterim. Güneşi doğmamış şehrin Karanlığında gizlenir durur ürkek yanım Ötesi bir gâm oturur içimde Arapça kokan teninin çizgilerinde Mihrabına gelirdim Kaç defa sur üflenirdi ardımda. Ey benim baktıkça kayboluşum Bilmezsin, yüreğimin orta yerinde cümle âleme seni anlatırım. Saç uçlarının en ince yerinden kopar kıyamet Ve mahşer-i senin avuçlarında yaşarım. Ey canımın can taşı Sabrımın selamet yanı Yârin aşkında en saf secde halim Ne zamandır sana hasret içim Bilir misin? Kaç defa böldüm uykumu gece yarısı kimsesiz saatlerde Kaç kez eğildi başım suretinin önünde Ve ben omzumdan atıp tüm telaşlarımı Odamın duvarlarında seni izlerim, aynalarda yansımayan Boş gözlerimle… Utangaç duran ruhumun Toprağa değen ayakuçlarımın azizliğinde P-aklanır kalbim zemzem-i sevda ile. Ve Yârin minberinde seni anar içim Dilimin boşluklarında tökezlenir hasret. Al beni ömrüne yar… Can-a Züleyha olup, Yusuf misali utanarak bak ahvalime. Hira’nın ardında tutsak kalsın ellerimiz… Ve her nefes kıymığında A d ı n l a başlasın yüreğim atmaya. Ben neyleyim kalbimin sendelenmiş lisanını Yârin eteğinde kapanmayacaksa gözlerim, Dudaklarım değmeyecekse. Dualarımda sana çıkan cümlelerimin en saf yanlarıyla Avuçlarınla tut ömrümden, Doksan dokuz a d ı n hürmetine Hâk aşkıyla… Zên. //YirmiAltıTemmuz2016 |
tebrik tebrik tebrik efendim...