Tırtar / Köyevi
yazın damda;
gabıklarından bağlanalak gurutulan mekke sömeklerinden çay soğanı boğundan dutunda biri getirividiyse; varısa bamya varısa badılcan, erik gurusu, armıt kakı bizim evdeki duvara çakılmış kazıklara düğerlere çakılmış mıhlara asılmış keselerde duru(r)du üstlerine dam akdıysa vay halime sanki damı delmişiyin gibi.. aş, ekmek; bizim ocakda bişdiğinden bulgur, un çuvalları yerine ğöre serpin dolunca, goycak çuval galmayınca bazara çekilip satılcak, seneye ekilcek çec yağ desdisi, dolaz, peynir, yağ dedikleyin gatık derileri haliynen çenceresi tavası, öte-beri, gap-gacak, ne var neyimiz yoğusa bizim ev (oda)deydi.. gayınnam ikide bi yoklardı, eğsilen-gedilen var mı deye Allah Allah.. ta öyleydi işde.. .. şırkıldağı zemzert, “şarkkadak” açılan açılan yanı “düşük” gapıdan girinçe annacında ceniz sandığım üsdünde yüklük demeye bin şahit isder alt tarafı düğünümden bi ğat yatak gıranda hasırın üsdünde bi kıl çul ağşam oldumuydu o yazgının üsdüne sererdim yatağı taa öteden beri.. depemizde tahtalık, sahın-mahın, dedikleyin baş ucumuzdakı delikde herifin esger bavılı hak ortada ocak öte yanda hamamlık gapısını örtmeye yetmeyen perdeli garşı duvarda bi tabaklı gırık camlı pencere nettiysem de gışları yel girer gene, aş bişiriken ocakda yanan pacadan uçar gederdi ev; ev deği(l) dee buz damıydı mübarek, zati e(vi)miz gün görmedi biz de.. bilbim bileli, ıçcık da bizikinin beceriksizliğinden elinin tersiynen bi sumsuk vurup da eller gişbi bazardan iki tabak cam getirip de hordan açılan pencereden, dakdırtdıramadı Gaz Amad’a gerçi olsa n’olcak, tersliğe açılcak emme.. bana ne dediysem de “-gı bobam gile ğarşı ayıb-olu” .. yalan; inanman vallaha, neyimiş de? bobalı o(ğ)lanın malı olu(r) mu! bobam gile ayıbolu mahana işin aslı; elinden kör eşek su işmezdi… hadi gışı aldım gabil etdim de yazın gün boyu ovada bayırda ataşın altında börtdüğümüz yetmeyo ğibi ağşam eve ğelisin, aş bişcek hadi bakalım vur çalıyı, biğün evde ğalısın zabahdan, kör zabahın zeherinde un elenip batırdır, “külle bakalım” sacı ged aman be! senin deyip battığın olmadan gedesice “köylük yeri” de(ğil) mi! DİPNOTLAR sömek / somak : mısır koçanı, tanesi alınmış boş koçan boğ: bağ, bağlam, demet, boğularak demet edilmiş anlamında (süpürge, soğan, bez kese) eğsilen gedilen: eksilen, gedikleşen eğsik: eksik, noksan, çukur, boşluk, yerinde olmayan gedik: sürekli hareket sonucu zaman içinde aşınmış, bellik, kertik, göze batan çukurluk, oyuk, biraz kesilmiş sumsuk : yumrum sumsum vurmak : bokstan ziyade yumruğu başparmağı ile vuracak şekilse dürtmek ÇALI/1596 |
ekmek; bizim ocakda bişdiğinden
bulgur,
un çuvalları
yerine ğöre serpin dolunca,
goycak çuval galmayınca
bazara çekilip satılcak,
seneye ekilcek çec
yağ desdisi,
dolaz, peynir, yağ dedikleyin
gatık derileri
haliynen çenceresi tavası,
öte-beri, gap-gacak,
ne var neyimiz yoğusa
bizim ev (oda)deydi..
Köy evleri, insanların kendi çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır.
Mütevazi, kerpiçten yapılmıştır. Evin dışı ise saman ve çamurun
karıştırılması sonucu oluşan bir maddeyle sıvanmıştır. Oldukça
dayanıklı olan bu evler halen daha varlığını korumaktadır. Ne
sıkıntılar çekilse de, yine de güzel.Bazılarımız oldukça iyi imkanlara
sahip olan evlerde, kimimiz vasat denilebilecek kadar yetersiz evlerde
hayat sürdürüyoruz.Kültürel mirasımızın en güzel örnekleri köy evlerinin
yöresel dille anlatımına tebriklerimle.Saygıyla.