Geceye Su Gibi Dökülür SesinTakılıyorum bir caddenin peşine eleniyor sesim sokak ayrımında Dakikalar çakılıyor sessizliğimin ortasına... Yalnızlık kırığı notalar gıcırdıyor ağlak kemanın tellerinde. Secde ediyor hicranlar rast makamında,rast gele... yatırıyorlar ezgiyi kuluçkaya Kaderin dizginleri kaçıyor sevinçlerin elinden. geç kalıyorum yaşamaya Siyah taşlı bir yüzük oluyor acılarım yaslı parmaklarımdan dökülüyor sayfalara... Yeniliyorum bir çiçeğin boyun büküşüne... Bir çift söz,bir damla su oluyor yanan bağrıma Yürek tamım ,can evim derken eriyorum kollarında Dağa tırmanan köy otobüsü edası ile öpüşün uzanıyor dudaklarıma... Gözlerin karışıyor gözlerime iki komşu göl gibi geceye su gibi dökülüyor sesin Selamını alıp duyumsuyorum nefesini... Yüksek duvarlar gibi sevgin, elim ermiyor üstüne sarmalıyorum eşğalini faili meçhul düşlerime geri vermemek üzere.... Ortalık terk edilmiş gün kokarken Yorgun bir güneş gölgeleniyor karanlıkta çıkamıyorum asla başka mürekkebin kıyılarına... Gidenlerin ardından, kalanların küllerine savrulurken saatler Gerçek sevda düşü renk vermiyor günlüğümün aynasında...! Sesim de sessizliğim de gecenin serinliğine düşen resimdi kadınsı seccade gibi akarken iklim Mevsimlere rolünü unutturan güz ışığı değil miydi? yüreğime su taşıyan sesi sessizlik alsa da Döner miydi yüreğimde aşkın O sıcak mevsimi.... geciken sözcükleri tırnak içine alıp yazabilir miydim şimdi. Uzun bir kışı başlatmadan sevdanın sesi... Ferdaca. Edebiyat Defteri Seçki Kuruluna çok teşekkür ediyorum.Değer veren yürekleriniz var olsun efendim. |