Tırtar / Tarla Meselesine yaz sıcağı susuzluğumuza, terlediğimize, ne başaklarla birlikte sararan çeti dikeni aldırırdı ellerimize çaresizliğimize, Tıkır Imız; “-ataş da değildi ki cürmü kadar yer yaksın hadi sarıbaş diken neyeyse de Ya Rabbim çetiyi niye yarattın” Gökçe Mamıt; “-vardır bir hikmeti İlahisi, kimbilir hangi derdin dermanı” Pandal Emmi “-kim bili(r)” dedi Çil Melit; “-gökçetiden gelcek dermanın ta! dinini imanını …..” Güçcük Bolat; “-yeşilliğine, çiçeğine de baksan essahdan ilece yarar bişiy sanısın” Yakıp Emmi “-Allah buna bi dırnak verse daşın başına ağar” çeti anızı aldırmazdı ne lastiğe, ne çarığa yarar pabbamızın altını, ayağımıza batardı ayaklarımıza nasıl da canımızı yakardı Babam da; reşberliğe, köylülüğe, çetiye, kadere ırcat edene hatta yedi ceddine küfrün bini bir para, söver sayardı çeti anızı aldırmazdı ne lastiğe, ne köylülüğe ne küfre bizim de aldırdığımız yoktu bizim de ne çalıya ne dikene ne çetiye ne çorağa ne kuraklığa ne de fukaralığa babamın sıkıntısı sadece kendinden sonrakilere kendini borçlu hisediyordu kendi deyimiyle “bozgabaklara” yani biz çocuklarına aslında asıl borçlu bizdik verdiği emekler için örnek olmak adına verdiği mücadelede için candan dilekler sonsuz dualar için bizden öncekilere asıl borcumuz da bizden sonrakilere daha sağlıklı, daha başarılı, daha mutlu daha onurlu bir hayat yaşamaları ve kendinden sonrakilere bütün bunların daha fazlasını sunabilmeleri gayreti adına tabiatdan hisse alınmalı hayatın devamlılığı esassa ayakta kalmaya çabalamalı şartlar kolay ya da zor fark etmemeli asla hemen her gün, hemen her iş de yaşardık bunu bize örnek olmak için verdiği mücadeleyi unuturdu unuturdu; ayağının, elinin, canının acısını işinin başına geçip, çalışmaya başlardı. alnından, boynundan ter akardı babam; “-işin aslı; bobamın halı vaktı yerinde sayılırdı parası-pulu da varıdı öğsüz böyümüş ya hanı işinden değilde-dişinden artırmış olmalı ne oturup yemeyi bilirdi ne eller gibi, geyerdi ona-buna borç verirdi el tarla alırdı, harmanı kaldırdılar mı bunu öderdi hiç bi Alla(hı)n guluda gadir-gıymet bilmez hiç kimseye de ‘köpeğayağına su dökmüş” gadar gelmezdi inkar eden de olmuştur, olma(z) mı sanki kendi "bin goyunlu kürdoğlu" gibi şona, suna mer(h)emet ederdi “-Alla(hı)n garibi” der kendi haline şükrederdi.. amma; ne bi düzde tarlası varıdı ne de el ovasında gözü kalı(r)dı alışmış adam! çalı dibi eşeleyip tarla etmeye işin-gücün yoğusa didin dur daşın-gayanın içinde ne belini doğrulda bili(r)sin ne dutduğun işin belini-bereketini görüsün ne gosa vurulu(r), ne ganlı utaşır emeğini gorutmaz valla, ha gıpgırmızı göllelik buyday etişir geder onu da ele tohumluk değişivir(ir) neyimiş “-gonşuluk hatırı” emme kendi hiş bişiy uçu kimsenin gapısını deşirmez kimseye eyvallah etmezdi bakkala borç ne bilmez parası olana gadak bişiy alıp yemezdi len boba ha; biz de eller gibi ovadan iki cızım yer alalım desem iki ğüm sonura Başarannarınkı ğibi motur sürer biçer döğer demeye göreyin küser, ha deyinçe gonuşmazdı öğüne gelene danışır bana gulağ asmazdı bana eyvallah etmezdi ya “-…. eee hacı ağa motur sürcek, biçer döğcek, senin boban Başaran mı sen netçen ondan sonura "köpek nallacan" öyle ya gari sen bakma öyle her işini halletmiş de gelmiş gayfada-bacada yan gelip yatannara evde dirlikleri yeycek ekmekleri yokdur ehliyalının birbirine mer(ha)emeti gayfa harşlıkları yokdur da elleri üş guruş görse eli çatlatmağ uçu gösderiş ederler gayfacıya borş öderken bahşış veri ğibi veriler sana ğöre de onnar gibi ova tarlası almalı eli işletmeli yan gelip yatmalı mı yoğusa adam gibi çalışmalı kimseye avış aşmamalı mı en ufak bi hızmat uçu bile boban el gapısını çalmadı kimsenin elini öpüp de, gıçını yalamadı neye! borç isdeyen, emir alı(r)” deyip-goduğu, bilip battığı iş diye dutduğu tahası tek bildiği bu olmadı mı gayarı basardı, “mılığını yıkar” oturu(r)du insanın yüzüne bakmazdı küser epeyli bi gonuşmazdı herhalde aklınca, ağalarla beylerle aşık atmaya kalkmamalıydı” “-ee Hacımemedo(ğ)lu, etrafını eyi tanı çobannar senin gibi ağaları fersah fersah geçeli çoğ oldu sen eyi bellemişsin Yel Değirmenini, Daşın Başını Gumluğu” Kabri Cennet olasıca Dedem Hacımehmetoğlu İbiremin oğlu, torunu ve torunun oğlu (Babam, oğlum, kardeşim) Çalı / 1528 |
şartlar kolay ya da zor
fark etmemeli asla
//İmtihan,çile,hepimizi saran gök kuşağıdır.
SEZAİ KARAKOÇ//
//Ayakta durmaya çalışmaktan,yaşamayı unutuyor
bazen insan. KAHRAMAN TAZEOĞLU//
//Ne adaletsiz bir dünya.:Kimi kötülükleriyle yükseliyor,
kimi iyilikleriyle kaybediyor. W.SHAKESPEARE//
Hayatta;ayakta kalabilme mücadelesin de,şerefinle,namusunla,onurunla,
kırgın yüreklerle,yorgun bedenlerle bahtına ne düşerse işte öylesine
yaşıyor insan.Uğradığı haksızlığın hesabını soramadığın da ise acı gerçekleri
yudum yudum içer, işte acıdır bu da.Ve unutulmayacak kırgınlıklar biriktirirsin.
Geçmişe duyulan özlem o günlere geri dönme isteği değil,sadece insanlara
gereğinden fazla verdiği değerden dolayı kaybetmenin hüznüydü.Yöresel
şive yazan kaleminizle sağ olunuz,var olunuz üstad.Tebriklerimle.Saygıyla.