HİÇLİĞİN SESİ
hiçliğin içinde bir sancı
benliğini kemirir durur yorgun deniz kül rengi hiyeroglifler kalır bozgun tarihten ağaçlar çiçekte dağlarda mühürlenmiş yankı sırtında bebesini taşıyan kadın ağıt ağıt uzun uzun oku geceleyin gönderdiğim mektuplarımı aç sırtını güneşe hürriyet var belki şehrin kanatlarında tepeden tırnağa umutla yollara düşenler için hiçliğin içinde kutsal ülke neresi ağıt sesleriyle sessiz bir eylül gecesi neyi arıyorsun kurşun gibi ağır yaşamlarda tütün kolonyam bitti hasretlik türkülerime dokunulmaz kırlangıç yağmurda umarsız çiçekli kıyılarda gemicilerin türküsü bir ömür akıyor enginlerden avlularda kestane çiçekleri samanyolunda ölümlü herakles hiçliğin içinde hoyrat güller deren yabancı sana sarmaş dolaş çırılçıplak baharlar getiriyorum sunaklarda yıka gözyaşını ara sokaklarda dolaşan kediler gibi kirli geçmişim söyle yabancı hiçliğin içinde hangi kuş seyirtti sözün duvarlarından nicedir suskun gök adamız |