Tırtar / Öküz“-sabah serinliğinde nadastaki öküzleri boyunduruktan bırakırdık kuşluk vakti” iki tekerlek üstünde sap yüklü kağnı boyundurukda da koca öküzler vardı tarlaya tekerlekleri batıran, yolda çiğilleri ezen sap yüklü kağnıyı iniş-yokuş demeden sapları harman yerine taşırlardı öğle sıcağında çaresiz hayvanlar bu defa da harmanda dönmekten usanırlar taneyi serpine, samanı-samanlığa taşırlar gençlerse nallanırlar, kocamışlarsa satılırlar celep "-çok dedin arkıdeş len varıp-gedip de ben bunu çifte goşmecen" bir yandan da dişlerine bakmaktadır ama sözde çifte koşmayacaktır buruk bir bakışma ala öküzle aramızda bir mahsunluk çökmekte ikimize de ne de olsa onca yıldır kahrımızı çekmekte dün çift süren, kağnı çeken dövene yüklenen sap, zahire, saman tarlaya gübre değirmene unluk çeken kışlık çalı ev yapılırken kerpiç, havut, söğüt, taş taşıyan kağnıya koşulan ve artık kasaplık olan ala öküzle nedense? vedalaşma zamanıdır yıllar yılı, bir köşesinde yattığı ahır artık dardır kağnılar dolusu saman çekip doldurduğu samanlıkta saman azdır yıllar yılı hizmetinden kalmadığı çiftçiye göre de artık kocamıştır ya da falancada “eyi bi dana var”dır ** koca ala öküzün, koca koca gözlerinden, koca-koca kahredici yaşlar süzülür kuyruğuyla at sineği kovalar başını bir o, bir bu yana döndürür ben naçar, koca ala öküzüm naçar Resim Hacıbey nam Hasan Altınay Cennet mekan olsunlar Çalı: 1484 |
ayrılık elbette zordur hele çocuklar için...
ömrüne bereket Hocam anılarımız tazelendi
selam ve saygılarımla