Tırtar / Havadedem, çatının, bacanın yüksekliğini baca deliğinin, hanayın ne yana bakacağını hatta mahsülün ne olacağını, ebem, gayısenin, armıdın durup-durmayacağını bastırığını, ıscakdan nasıl koruyacağını, ava giden babamın ne kuşanacağını babam, tarlayı ne zaman süreceğini, tohumu ne yandan saçacağını ekini ne zaman, ekip-biçip savuracağını anam, ne zaman üstüme ne giyeceğimi, üstünü açar, teri üşür diye geceler boyu zemheride üstüme çeker yorganı seni……….. lodosunu, karayelini, kabayelini , yıldızını, deniz yelini, hoyrazını, gündoğunu hesaba katmadan yapamazlardı ben mi?.. benim için hiç bir önemi yok.. ne hiddetiyin ne çiçeklere, yapraklara, dallara.. ettiğiyin hatta.. adıyın, ne yandan ne yana estiğiyin benim için hiç önemi yok.. köyümün havası.. yeter ! yeter ki; es.. es bu yana.. tarlaya yasla ekinleri.. getir.. yolma tarlasından gurbet türkülerini yeter ki es!.. bobaçça, kekik.. ceviz.. iğde çiçeği.. ve toprak! haaa! bir de gül.. kokularını… bir.. dee! gül gül yüzüme köyümün eski havası uzun havası köyümün toprağı.. suyu havası gönlümün havaslığı DİPNOT durmak / meyveye durmak : meyveye dönmek, meyvenin olgunlaşması, bereketi, çokluğu, kabayel : lodos, güneybatıdan esermiş.. sıkıntı bungunluk, baş ağrısı, bünyede kırıklık ve iştahsızlık, şişkinlik getirir ÇALI / 1476 |
gönlümün havaslığı...
harika bır sıır okudum..kutlarım efendım...