Tırtar / Akşam Karanlığı
kelek toplamaya gittiğim ovada
daha epey vardır akşama henüz işim bitmemiştir, daha vakit erkendir bana yoldaş olacaklar, henüz yola düzülmemiştir daha epey vardır akşama daha epey vardır akşama eve geç kaldığım akşamlar lacivert gökyüzünde bulutlar köye doğru benden hızlı koşarlar aniden; şimşek çakar, gök gürler, yağmur başlar bir anacık-babacık günü olur ova en geride kalan benim, zannımca bir başına kalakalmışlık, endişe verici mahmuzlamam evdirmez eşeğimi nafile gayretim, eve geç kaldığım akşamlar önden gidenlere yetişme uğruna tırmanırken yokuş-yukarı dağ yoluna eşeğin yolu kateden ayak sesleri yankılanır yalçın kayalıklarda yanık türkülere bırakır yerini sevdalı, oynak havalar ıslıklarla oynaşır olur dudaklarımda, bastırır çıkmayan sesimi, sadece nakaratını bildiğim türküler bile koro tutar, eve geç kaldığım akşamlar yaren olur yalnızlığıma, yalçın kayalar aksisedalarla eve geç kaldığım akşamlar köyün ışıklarını görmeme az kala eşkıyadır uzaklardaki karaltılar yol kıyısındaki tanıdık bodur çalılar gibi aşina olduğum birileri de bana jandarma sessiz, samimi ard-ardına esirgenmez dualar eve geç kaldığım akşamlar dönüp bakamam, yan yatmış söbü uzun taşlara eve geç kaldığım akşamlar ya ebemi, ya babamı, köy altında beni bekliyor bulurum hiç korkmadığımı alkışlarlar demekki farkettirmemişim o güne kadar eve geç kaldığım akşamlar yaşadığım en büyük sevincimdir aslında köye, onlara, ulaştığıma içimde şükrün bini bir para eve geç kaldığım akşamlar, dağda, ovada, köye dönen yollarda hava kararır, şimşek çakar gök gürler yağmur yağar aniden kaybolurlar, yoldaş olmayı umduğum insanlar eve geç kaldığım akşamlar delikanlılığa adım attığım, eşeğe başkalarının bindirdiği yıllarda içimizde korku.. etrafa fiyaka, hava! DİPNOTLAR mahmuzlamak: ayaklar hayvanın böğürlerine vurularak hızlandırılması evmek: ecele etmek, Garaltı / karaltı : karanlıkta sanki hareket eden cisimler |