ŞAİRDİM SENİ GÖRENE KADAR
"şairim" dedim evvela, "eyvallah" dedim sonra
"haddimi de rabbimi de bilirim." dedim en sonda. rüzgarda tararım saçlarımı asi ve dalgalı, tufanlı ve o denli havalı sallasam saçımın her bir telini kasırgalara yol açardı değdiği kalplerde, delicesine okyanuslarda yıkarım ruhumu berrak ve de ak pak olurum boydan boya ıslanırım, sırılsıklam sen olurum sıksalar canımı sen akar assalar ipe kuruyayım diye ölsem de kurumam içimde taptaze bir bahar var, ıpıslak bir aşk dibine kadar severim seni okyanusun ardına kadar severim ufkun, sonuna dek göğün bitimsiz ve derinlemesine, boğulurcasına dağlarda yakarım ateşlerimi, içim cehennemdir zira bir alevim dünyayı kül eder aşkım her şeyi uğruna pul eder, canımı ol cana tek kul eder şimşekler ateşini benden alır, güneş benden utanır ne kahrım kalır ne de cevrim, aklım tek sende kalır seni severim yanarcasına ve çölde serinletirim yangınımı zemheriyi yaşarım yokluğunda yaz günü kış olur ömrüm, üşürüm sarılmak isterim sana donarcasına şairim dedim, o denli iddialı bir çıkıştı ki bu herkesin ifade edebileceği bir şey değildi her yüreğin ortaya koyabileceği ve her aklın alabileceği ortalık o kadar şair dolu ki boş olanı gören, dolu olanı göremez hale gelmiş bir dize karalayan, alt alta iki dize düzen şair olmuş, hisler ayyuka çıkmış kalpler şaha kalkmış ve şahikalar şahane olmuş, muhteşem dizelerim var dedim, kafiyelerim seyyar söz çerçisiydim inci boncuk yerine, söz incileri satıyordum başvurduğum edebi sanatlar var, söz oyunlarım kâh heceyle yazarım, kâh aruzla, kâh serbest komple şiir doluyum, şiir kokuluyum şiir sözlü ve özlüyüm, o kadar kolay bir söyleyişim var ki yerin yedi kat altında çıkıp gelen kaynak suyu gibi bir şeydi konuştuğum göğün yedi kat üstünde kopup gelen bir yağmur damlası gibiydi sarf ettiğim kutsallığım vardı bir nevi aşkın sahrasında bir bedeviydim yanardağın ortası evimdi şairim dedim, sonra alışılagelmedik bir şekilde: lakin bunlar hep havaymış, seni görene kadar, dedim gözlerinin içi parladı, evrenin en parlak yıldızıydı sanki devam ettim: sen bu ömrün gördüğü en güzel dize oldun en güzel kafiye, sana duyulan aşk en kalifiye en güzel edebi sanat sensin gerisi sadece laf kalabalığı en güzel ölçü seni sevmektir, seni ezberlemek ve seni konuşmaktır. İstanbul Türkçesi diyoruz ya sen varsan bir dizenin içinde, işte o dize en güzel Türkçedir gökten düşen en güzel damla yerde biten en güzel çiçek eksik kalıyor her şey ne desem kafi değil olacak iş değil o kadar şairaneydi ki, her şey o kadar şahaneydi ki kelime hazinem ne kadar da yavanmış aşkının karşısında affet beni âfeti devran, sana dünyaları sarıp sarmalayıp getirmek isterdim bütün lügatlerde seslenmek sana ve seni dünyanın bütün dillerince sevmek isterdim dize dize seni yazmak, dörtlük dörtlük sana sarılmak ölçülü ölçüsüz seni sevmek ve sanatlı bir şekilde halimi beyan etmek isterdim şairim, dedim seni gördüm rabbime şükrettim ruhumun bercestesini bana bahşettiği için ömrümün en güzelini bana yaşattığı için seni bana beni sana kattığı için çok şükür, şükür - şairdim, dedim "seni görene kadar" kalemi kırıyor sazımı asıyorum senin yaşadığın bir dünyada şiir yazmak da boşuna sanat yapmak da |