Tırtar / Çobanakşam üzerleri; babası pazara gitmiş, pazar kamyonunu bekleyen çocuklar gibi Musallada, Köy Altında, Orta Tepede köycek keçi-koyun sürüleri beklenirdi. nemli akşam rüzgarları pembeleştirir yanaklarımızı buyardık bıyıkları buzlu büyüklerimize sokularak, ellerimizi; avuçlarında ısıtırdık avuçlarındaki ellerimize “hohh”larlardı ellerini sıkı sıkı tutarak atlatırdık sürü köpeği korkularımızı, yalnızsak; afakanlar basardı sil-baştan okurduk bildiğimiz bütün duaları sürüler gelir, başlarında, eli deynekli omzu kepenekli yorgun ıslıklı çobanlar, çamur deryası yolları keçi koyun izlerine bularlar sahibini tanır, evinin yolunu bilir sürüsünden ayrılır üçer-beşer keçiler-koyunlar. önümüzdeki üç-beş keçi beş on koyunla evlerimizin yolunu tutardık, tekrar-tekrar mallarımızı sayardık yavrusuna meleyerek, beğirerek koşuşturan davarların peşisıra koşardık çoban kendi evine davarlar kendi evlerine yollanır batmalar samanlanır kapılar iyice kapatılır emin olmak için tekrar tekrar bakardık eller bombe parmaklar iyice açık ve uçları dokunur birbirlene “-bu ne” “-ağıl” “-herkes evine dağıl!” sözleşmiçesine dağılırdık.. neden sonra falan keçi, filan koyun yoksa, konu-komşuya çobana, aynı sürüdeki diğer katınçlara sorulur her sürüde onca keçi koyunu en fazla iki-üç kelimeyle tanır yoksa çobanın gün boyu gezdiği her yer, o karanlıkta tersinden taranır köye dönüş yolu, bazen de oğlağı-kuzusu kucakta neden sonra, nerede.. nasıl bulunduğunu sevinçler yaşardık her birinin bir adı vardı bizim yanımızda “-bizim” olana, kendimizce sevimli isimler koyardık kedi-köpek eniği, bülüş, tay, bücük sıpa ilk doğan kuzu-oğlak, en güzel en güçlü hayvanlar sakar, ala, minik, cici, farklı-güzel olanlar şımarmayı hakeden ilk oğlanlarındı, çaresiz saygı duyardık biz diğerlerini sahiplenir özel ihtimam gösterir besler-sulardık “-tavık gurka basılacağında, yumurtanın boyanıp holluğa koyulması .. bülüşler, ferikler düşmesin diye, tavığın çanağına taş koyulması”, .. “-sünet düğününde elbiseler, hısım akrabadan gelen hediye takılan paraların büyüğü, ilk oğlanın hakkıydı her zaman neyye?, “gardaşını kısganmasın deye” “-agamın sadıcıydım sanki ben de” “-bana da galısa ayıp mamele” hoş karşılardık kazara sofraya ondan önce yanaşmışsam tatlıya uzanmışsam bana yeni bir şey alınmışsa “ebem faktörü” himayesinde evde harp çıkardı.. bu kozu her zaman elinde tutardı “-büyüklerimizin adam yerine koyması” şımartılmış ilk oğlan, agamın ihmal edilemez, hakkıydı olmazsa her türlü çamıra yatar emellerine ulaşırlardı alıştık.. kanıksadık.. öyle yaşadık öyle kaldık DİPNOT buymak: donarcasına üşümek afakan: bunaltı, karabasan,kabus değnek: uzunca sırık, sopa bulamak/belemek: her tarafına bulaştırmak belemek: sarmak, sarmalamak (bebek için) kundaklamak bücük: buzağı, inek yavrusu Resim TOROSLARDA KARAÇADIRDA YAŞAMAK Fotoğraf : Özay ERDEM |
Kalemin daim olsun
_____________________________Selamlar