KABURGALARIM KIRILIRCASINA SEVİYORUM SENİdipteydim, en dipte; akıl edip de gelsen, sarılsan, öpsen... ve ben kalkıp yalnız sana tek sana yaşasam... kıyamet kopar o an; akıl zıvanadan çıkar, kalp sökülür yerinden, göz dökülür, söz ölür. daha ne diyeyim. yıldız asmışlar geceye dair ayı salmışlar çayırına karanlığın düşlerdeyim mütemadiyen düşmelerdeyim her daim yeryüzü ve gökyüzü arasında hapisim, müebbet yemişim. gözlerinden ve sözlerinden ayrı kalmışım. ve ellerinden ve sesinden... bir masal gibi geliyor adın bana şimdi, sahi sen var mıydın? hayal meyal hatırlıyorum seni, silik ezik... sahi var mıydın sen bende, yok muydun yoksa? bunda bile şüphe duyuyorum, görüyor musun sensizlik ne ediyor bu adama? aklı olan seni sevmemeli, sadece yüreği olan sevmeli. niye seni sevdiğimi anladın değil mi? yalnızlığa vurdum kendimi sen şehrinde çöle vurur gibi yahut dağa çıkarcasına kimse bilmezdi kalbimdeki ağrıyı görmezdi gözlerimdeki yaşı, silmezdi ve ruhumdaki çağrıyı duymazdı canımı harcadım bozuk para gibi, aklımı çarçur ettim, ziyan eyledim ömrümü hiç de pişman değilim yaptıklarımdan senden daha büyük bir kaybım olmadı da ondan şimdi kaybedecek hiçbir şeyim yok bu yüzden son derece rahatım, huzurum kalmadı ki kaçıracak tebessümlerim şimdi hep yarım hem iş olsun diye dibe vurmuş bir batığın, başka bir dibi boylaması anlamsızdır ve gereksizdir. hüzünlüyüm ki hüznün bana son derece yakıştığına inanıyorum gözlerim mana kazanıyor, sözlerim derinlik gerisi esenlik oluyor birden, varlığım tam senlik... bu girdapta sarhoş oluyorum avare oluyorum, her şey oluyorum, anlayacağın bir sen olamıyorum, senin olamıyorum bu nasıl bir adalettir rabbim sevdikçe uzaklaşıyorum uzaklaştıkça seviyorum bu başka bir şey, hâlâ adını duyunca yüreğim vuruyor kaburgalarıma sertçe ve seni hala kaburgalarım kırılırcasına seviyorum kalbim körük gibi atıyor, damarları şişmiş bir at gibi köpük gibi seviyorum köpek gibi değil; suyun üzerinde ak pak bir köpük gibi dipteyim, en dipte;karanlığın en koyusunda yalnızlığın zemininde , hüznün kucağında sensizliğin ocağında, tekliğin sacayağında aşkın soyacağında kimliğim asılı kalmış kör olası mesafeler, yıkılası hasretler, ölesi sevmelerim var yine bir türkü çığırıyorum, bir ağıt yakıyorum kendime daha bir yanıyorum bana bir sancı gibi yüreğime vuran sevdalarım var senden gayrisine yok meylim başkasına yok hevesim ah leylim, ne kadar körsün bana, ne kadar sağır ve dilsizsin oysa acılarım var kitap kitap, kelimelerim var lügat lügat çalsın o eski pikap, iğnesi kırık olsa da, sesler yitik olsa da halim bitik olsa da! beni bir anlasan bir dakika dahi durmazsın yerinde hiç durmadan koşarsın bana ve beni bir dakikacık da olsa yaşatmak için, ayakta tutmak için çabalarsın tırnağını duvara geçirirsin, etini cımbızla çekersin acının en zirve olduğu an aslında sana kavuşmanın arifesidir karanlığın en kör olduğu noktanın esasen bir adım arkasındasın. sana düğün gibi bakıyorum, hüzün gibi değil gözyaşları yağıyor semadan üzerime sicim sicim gör halimi ne biçim sırılsıklamım sensizim, ıpıslağım. sensiz biraz psikopat çokça manyağım senden başka yok bu dünyada dayanağım |
yüreğinelerine sağlık değerli şairim
uzun soluklu güzel bir şiir okudum kaleminizden
tebrikler saygılarımla