göçsen giderken sararmıştı yol dökülür diye bekledim yağmurla bir belki alır yerini inli bi göl salınır yüzünde annemin yüzü yalpayalnız bi ırmak akar şol kıyıda içe vurur kendini hempa çökelti yiter ayasında peşpeşe sözlerin imi kısır bi ağlamak biter öğlenin son yasında geçtim o ürkünç geceden sabaha dek güneş boyadım n’olacaksa belki kırılır diye düşerken yağmur bile biriktirdim bulutlandım o kadar işte iki gözümü bi geceye soktum yaman bi geceye sabahları küheylan ışımayıp açmayıp camlara kavuşmayan şimdi herşeyde o tuzun gelincik tadı canımın gökgözlü yenik yongası kuş sürüsü sokak arası az şekerli demsiz çayı yağmaya çıkmış bi bulutum bu gün aylardan nisan yüzünü getirmeye çalıştım gözümün önüne bütün gün hatır hatır gözümün ucuna kadar geldi de göremedim yürüdüm kestikçe uzadı yol patikalarından kendime gelemedim yorgun yüzüme bakmasam kırk yılın hatırı var baksam sabaha ya çıkar ya çıkmazsa genzimden diye odaya çekilip babaya bağladım pruva içli haydi tornistan geç mişten korkunun acı yolu saçları yola yola yağmur aktım kasımdan uğundadı yıl kavurdu güneş dağların mor etli şafağından |