Tırtar / Gazi1960’LI YILLARDAN KÖY ODASININ HANAYINDA! BİR KAPIŞMA "-bu ne sağ-sol devası bu ne Suriye poroplemi” "-ya amca Suriye Türk mü" "-Türk tabi" "-Türk" "-Türk" ben İngiliz fırkateyniynen Süveşden Gızıldeniz’e geçiyodum da “buralar hep Türk” dediler orada Hecaz’ı da gördüm "-len andavallı Gızıldeniz nerde Hecaz nerede "-yau Hacımemeto(ğ)lu hemi kelsin hemi hodul ulen andavallı sen oraları gördün mü de “yırtık dondan şey çıkar gibi” zert-zort ediyon gonuşuyon" "-görmek ne üstüme farz" "-ben gördüm, biliyonda öyle beyan ediyon" "-ülen müleves , sana “Hecaz ho yanda” demişlerdir sen de onu ’hora’ annamışsındır" "-len hökela biz sana Kabe’yi gördük deyoz" "-tamam hacı ağa tamam öyle ya!... sen o dakkadan bu yana "hacı"sın biz fehmetmemişiyiz andavallılık etmişiyiz böyük günah işlemişiyiz töbe töbe ne deyelim Allah mubarek etsin biz kendimizi bilmemişiyiz gusura bakma ne de olsa biz cahılız biz hökelayız , andavallıyız cık-cık-cık.. get len başımdan.. tabe estağfirullah” “-bok yedik - başımız ağrıdı töbe esdağfirullah töbe ya Rebbim Ya Resullah” …. “-her şeyi bi tek sen bilisin, sen yarım gözünen her şeyi görüyon, biliyon biz iki gözünen körüz neyye… derin ilminden şavkımayoz ." ! “-öylesin tabi, hemi kör, hemi de namıkörsün mıymıntı ” “-ülen valla gakcan dutup küteleyvicen ” “-yok ya! bizim elimiz armıt toplayoru o belli olmaz “cingen cingene çatmayınca gasnak boyna geşmeyince” kimin kimi becerce(ği) bellolmaz gari n’oldu hım? gıkın çıkmadı ” “-ulen “hüf” deyvisen ucacak töbe estafirullah töbe” “-siz neytdiyonuz yaa Allahınızın aşgına” “-get len hurdan, ataş olsan cürmün gadak yer yakarsın” “-hey Ya-Rebbim hekmetinden soval olmaz emme hunu neye yaratdın ki” “-gak len erkeğsen elinden geleni arkana go(y)ma” “-ulen neydiyonuz siz ya el ne demez, ya gapbicikler ya!” … “-amca sen otur boş ver herkeş onu da biliyo, seni de” “-ulen nalet kör şeytan get başımdan beni günaha sokma tövbe estağfirullah tövbe” “-ulen kıtirboyunnu sen ne boka yaradın kı bu zamana gadak da ha;! dünneye gelmesen ne eğsik galı(r)dı acabınola kendini fasille ğibi niyemetden mi sanıyon goca budala” “-ulen başına bi iş gelse benden bili(r)ler essahdan bi adam sanıp bana hesabını sorarlar get hurdan, belanı benden bulma “ite gem vurma kendini at sandırısın” deyen boşa dememiş baya huna cuab-bermek ne üsdüme farz; adam yerine goduk budalayı bu zavallı da kendini Seyyah-ı Fakır Evliya Çelebi sandı ağzını aşdı mı kendini cevahir yumurtlayo sanıyo her şeyden alayo, her şeyi biliyo ha; aççık da sus da bi(r) de eli dinle ha a-gapberif el gonuşmayosa ağzı var dili yok değil her şeyi sen gadak bilmeyyo emme bu kimseye laf gomayo Allahın honuna gonuşuyon da gonuşuyo geçi götü gibi dökdürüyo da dökdüürüyo.. insan oğlu insan açcık da bi(r) etirafına bakar vara yoğa dedim de dedim” “-ulen “ataş olsan cürmün gadak yer yakarsın” Allahın muzuru haralda bizim elimiz armıt toplamayoru.. ben sana Hecazı ğördüm deyorun isder inan, isdermezsen inanma o senin bilce(ği)n iş gördüğün bildiğin bi(r) şeyin varısa çık sen de söyle boba nereyi ğezdin, nereyi bilisin de ne gonuşcan da dinledecen mencilise gede!” “-sen ha bire iddalaş işde dutdurdun mu bi İngiliz höyle, Yonan böyle eyi bellemişsin gari “yeni gelinin şey bellediği gibi” “sen biliyon” deyvidiler ya gari tamam ulema kesilisin milletin başına bokunda boncuk çıkmış horaz gibi gord-gortlan gari, kendini dev aynasında görüyo mubarek … le(y)le(ği)n ömrü laklağınan geçerimiş sen üğüt hey Irapbım gözel Allahım, ne sanısız , sıtarasız insan düne boş gamlasın deye götünü-başını delmiş gönderivimiş işdee, hey ya Rebbim bunu neye halketdin ki töbe-töbe get nalet kör şeytan başımdan, ….. ben dediklerimden utanıyon onun uruhu bile duymayoru hala “sen kime deyon” demeyo görüyonuz mu bi!? böyle gelmiş, böyle getçek Allah bi çene vermş ki… dedim de dedim ” “-ulen…. bi tefa senden böyüğün cep(h)ede de senden fazla süründüm senin gördüğünden fazla şehit gördüm şehit hiş değilise benim adım adıbelli “Gazi”, dö(v)let bir mayış ba(ğ)lamış senin ne bokun var neytdin hinciye ğadak çalı dibi eşeleyip mera aşmakdan “guş yuvası bozmak”dan başga” .. “-biz de esgerlik etdik, emme senin gadak şeddelendiremeyoz” “-ee yetmeyo işdecik İngiliz altı sene sonura dediy ki “-köyünüze nekdip yazcağsanız yazın” sıraya geşdik o sevincinen “gavır insafa geldi” deye sıraya geşdik nekdip yazdırmağ uçu tam iki ğün sonura sıra bana geldi ne yazdırcaz …………” “- o iki ğün boyunca Muhtar İbiş’e yazacaklarımı sıraladıydım emme ne zaman bana ğeldi sevincim gursağımda galdı “ana-boba” dan başga ne yazacan .. öyle ya; ağamın Çanakgale’ye getdiğini biliyonda yedi düvelin “daş üsdünde daş! baş üsdünde baş gomadığı”nı da duyduk.. aradan geşmiş bunca sene kim öldü kim galdı benim uçu da “-öldü” dediler belki belki bobam öldü.. anam bobası yaşındakı adama vardı kimbili(r).. Türkler müslümannarı gorucan deye Cahan Harbinde bizi de Yemene yolladılar İngilizler gışgırdınca, Araplar bizi arkamızdan vurdu İngilize yesir düşdük altı ay.. .. İngilize esir düşmek ne biliyon mu Ermanı Mezalımından beter.. hökümet anlaşma yapmış; yesirleri teslim alacağında gapba İngiliz bizim yesirleri İskenderiyede keresal havızına sokmuşlar da onbeşbin yesirin gözlerini yakmışlar biliyon mu? neyye;? “Anadoluya gedince bize garşı savaşamasınnar eline silah alamasınnar” deye .. anam-bobam sağ mı? Goyun İbirem’e kim bakıyo, anasının yanında mı agam yaşayosa hankı cep(h)ede belki o da İngilize yesir düşdü belki şehit oldu! gız gardaşlarım; kim bili kaçıncı gocalarındalar kimbilir kaş yeğen sa(hi)bısı olduk öyle ya olmuş sekiz sene? .. Yonan bizim köye geldi mi geldiyse Ermanıdan geri mi galdı bahsa dutuşullarımış gebenin garnındahı o(ğ)lan mı? gız mı? deye … n’olur, n’olmaz nekdip yazdırtdım, gene de selam-kelam, anama-bobama “-.. “ben eyiyin.. beni marağ etmen nekdip yazın, gardaşlarıma eyi bakın” ? yazsalar nere yazcaklar kime yazdırcaklar ne yazcaklar yaşadıklarından habarım var saykı da “habar edin köyden” deye tam iki ay o nekdibin hayalıynan yaşadım nekdibim geli(r) deye dova etdim “-işallah anam-bobam agam sağdır” deye firar aklımın ucundan bile geşmedi köyden bi habar alayın da kim sağ, kim selamet öyle ya! gaşcağsam ondan sonura gaçayın,” …. “-yalan deği(l) gaçannar oldu gaşmaya yeltenenler de ortadan gaybolannar da oldu ahirlerini bilmeyoz ku emme yakalansalardı irezil ederlerdi bize bir kaçının akibetini biliyoz ibret-i alem uçu” .. “- ün-ses vermeyenner demekkine gurtuldular” … “-ondan sonura gaşmaya cesaret etmeye başladık kimsenin nekdibi gelmeyince “bunda gene bi İngiliz cavırlığı var” dedik ya da memleket hepten yakılmış-yıkılmış köylerimiz de cuvap bercek kimse galmadı mı öyle ya hadi benimki gelmedi elinki nerde arada bi birer ikişer gaybolannar oldu ya gaşdılar gurtuldular” dedik ya da bi bok çukuru doldurdular” … “işin aslı garnımız doyuyodu aş-bilaş günnerimiz yanında” .. “- bi ğün bi hemşerim varıdı Buldur’dan iki ğişi “-yes etdik İngilizin yesir gampından” nerdeyiz, ne yana getcez bildiğimiz mi var “-n’olusa ossun” dedik denizin gıranından, gıranından mecalimizin yettiği yere gadak soluk bile almadan, var gücümüzünen geşmiş gün hinci valla yalan söylemeyen aç-bilaç, sakladığımız bi ekmeğinen üş gün idare etdik altı ğün sonura mı beş gün sonura mı neyise gaşdığımız yere çıkdık vardık aşlıgdan geberiyoz,” …. “- hiş bişiy olmamış gibi çekdiğimiz onca aşlık cabası meğerine adadayımışıyız dilkinin hesabı dönüp-dolaşıp aynı yere ğelmişiyiz adamlar bizim yokluğumuzu mu fehmetmediler, yoğusa iki ekmek fazla deye paylaşdılar mı bilmeyoz emme o arada duyduk ku; aslında o nekdipler heş getmemiş o nekdipleri kendileri okumağ uçu gaşmaya yeltenip-yeltenmeyceğmizi öğrenmeğ uçu yazdırmışlar geri varınça ö(ğ)rendik bi İngilizden” … “- cavırların hepisi İngiliz değilidi İngilizlerin hepiciği de cavır bizinen ekmeğini paylaşannar varıdı emme saklı-saklı, bi ğün halıma acımışlar da at eti deye sığır eti vermişler ulen bi ötürüvüdüm bi ötürüvüdüm dokdur: “-garnının alışık olmadığı bi şiy yemiş” deyesiymiş adamlar yesirlere her gün guzu kesivicek değil ya!” …. “-sen “işallah düzdabannıkdan yırtarın” deye sabbahdan ağşama dova ederkene cep(h)ede bunnar oluyo(r)du işdee ;? ya.. Hacımemedo(ğ)luu” … “- yaa! İşdee adamın mılığını yıkdırılar, dut yemiş bülbül gibi susdurular eee gari… şeyiyin depesine bakma da bi de sen annat bakalım! hankı cep(h)ede sol gözüne şarapnel girdi hankı cep(h)ede İngilize yesir düşdün kaş sene o cepe senin bu cepe benim seğirtdin buyur” “bi de seni dinneyelim” “…” “-sekiz sene Yemen çöllerinden sonura savkıyet oldu; 33 de Afıyon cepesine bu tefa da Yonana garşı; Dumlupınar da şarapnel girmiş sol gözümden sol gula(ğı)mdan çıkmış Afıyon hasdanesinde yatarka(na) eşitdik Gazi; Yonanı Ege Denizine dökmüş savaş bitmiş! emme biz de bitdik ha n’olacak tam sekiz buçuk sene..” “-yaaa Hacımemedo(ğ)luuu” …. “-n’oldu boba!!? senin de işin kert-kortluk zert-zortluk öyle zertleyelek, zortlayalak ne esgercilik işleniyo, ne vetan gurtuluyo sen burda anayın dizinin dibinde mışıl- mışıl uyuyokan, pış-pışlanıyokan” “-ne pış-pışlandık len! pehpehlendik ya! analık elinde” …. “-biz de seğirtdik haralda biz de esgercilik işledik” “-ulen dulgarı çocuğu! yalan deği(l) etdin esgerlik de! onu da anayın kül atdığı yerde” … “-hemi de iki de bi anamın adını ağzına alma nerde gördüm ben anayı-manayı ıramatlığın yüzünü bile ğörmedim emer galmışıyın haralda” …. “-sana da gelince… işdeycik varın yoğun bi esgerliğ etmişsin vara-yoğa, car car car lan lan lan!! ….. ne dağarcığında başga bişiy var ne de başga bi hünerin, ne de bi müslümana kırtıklı guruşluk faydan .. o zamanın behrinde kim getdi de senin gadar cepelerde seğirtmedi adamlar hiş değilise dönüp gelmediler, öldüler galdılar, dondular, gırıldılar, bilen mi var, ne aş zevdasına düşdüler, ne gardaş ne anaları-bobaları ne çoluk-çocukları geldi akıllarına sürülmüş ekin gibi” “-duyan-duymayan da bi seni esgerciliğ işledi sanır anamın iki memedi ğetmiş, ben üçüncü ibiremiyin hankısı döndü geri ben bilmeyon,” belki sen bilisindir onüç gardaşdan geriye bi ben galmışıyın bi de öyeğim Hesne! o da, o zamannar böbeğidi hani nerde gerisi” ……….. “-senin gadar olmasa da biz de esgerlik işledik emme gaşdııık, emme gaşamadık pekey senin gaşmağ imkanın olsa gaşmamıydın” “-nere ğaçıyon boba sen beni dinnemeyon ku” “-tabii adamdan mangal gibi yürek olcak tıpa isder o işler, sen dutdurmuşsun bi, boyna, dedim de dedim ” “- bobaaa hinci gulak ver de yırtık dondan şey gibi çıkma gözünü aş daa eyi dinle … adada olduğumuzu bile bilmeyomuşuyuz da dönmüş geri varmışıyız dedim ya” “-ha! işde biz bi yolunu bulduk gaşdık emme sen nere ğaçıyon, sıkar birez mangal gibi yüreğ isder senin, yanındakı biri gaşmışdır da sen onun aklına uymuşsundur “peşine dakılmışsındır.” ………… “-yalan de!” “- sen boş verin onu da bu memleketin evladı böğün nere Arabisdan Çölleri dediler geddi böğün nere, Gafkasya 93 harbinde, kara kışa teslim olduk kırıldı getdi bu vatanın evlatları” “…” “-o Sarıgamış, 93 harbinden sonura” “-neyise daha dün Yonan burnumuzun dibine gadar sokuldu o İngilizler burada boş mu durdu binlerce vatan evladı 1917 de Kırküçüncü Piyade alayının taburları savaşmayı değil, ölmeyi emir aldı Paşa’dan tayın buyday çorbası, duzsuz üzüm hoşafı o da şekersiz, iki gişiye bir ekmek günlerce aç-susuz Allahuekber dağlarına dırmandırdılar seğidelek; gözünü kırpmadan siperlerde gözünü kırpmadan yörüdüler düşmanın topunun, tüfe(ği)nin gemilerinin üsdüne-üsdüne …. taha dün ne işimiz varıdı Kore de birisi afferim deycek deye saykı elinize ne geşdi aferim delileri” GAZİ ISMAYILCIK KOÇ DAYI BOBUŞ EMMİ İSMAİL KİPRİ 1312 Lİ (1896) OLUP YEMEN HARBİNDE İNGİLİZLERE ESİR DÜŞEN KÖYÜMÜZÜN GAZİSİ DUMLUPINAR SAVAŞINDA İSABET EDEN ŞARAPNEL PARÇASI İLE SOL GÖZÜNÜ KAYBETMİŞTİR. CENNET MEKAN OLSUN. Çalı Sh: 1332 DİPNOTLAR hodul : fodul, kibirli, kendini bir şey sanan, “ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider sışmaya” dedikleri cins mülevves : salak-şaşkın anlamında kullanılmaktadır fehmetmek: farkına varmak andavallı: ahmak, bön, kaba, cahil hökela: ukala, bilgiç bok yemek: üzerine vazife olmayan işe karışmak, saygı değer olmayan iş ve kişilerle uğraşmış olmak şavkımak: aydınlanmak mıymıntı: miskin, sünepe kütelemek: görünmeyecek yere savurarak atmak gıkı çıkmamak: sesi soluğu kesilmek, suspus olmak, korkmak geri çekilmek kıtirboyunnu / kıtirboyunlu : tosbağa, kaplumbağa sanısız: çevredekileri hesaba katmayan, attığı adımın sonunu hesap etmeyen, saygısız davranan sıtarasız: başkalrıyla hoş geçinme ihtiyacı duymayan, yes etmek: haydi deyip, belirli bir yola çıkmak, açılmak dedim de dedim; iddiacı, boş yere iddi eden, karşıdakinin söylediklerini ve ortaya koyduğu delilleri dahi asla dinlemeyen, iddiasından vazgeçmeyen kişiler için söylenir |