uyan ülkem, lütfen uyan.
Gecenin en koyu olduğu andı
Tanyeri, çok uzak değildi, Henüz uyuyordu sislerin içinde Uyuyordu ülkemde... Yalanların, iftiraların ve ihanetlerin saklandığı yerdi… Yani vatana ihanetin odak noktasıydı mahkeme kararınca… Uyan ülkem, lütfen uyan, bu uyku, gafletinden... Avuçlarına bırakılmış şiirlerin canı sana emanet Ve her şiir sevgi açlığı çekiyor senden yana... Senin bir sırrını saklayan kelimelerin yoğuştuğu her şiir ne çok yalan kalıyor! Kelimeler kifayetsiz kaldıkça mısralar çok atıp tutmakta belki de… Kurtuluşun başlangıcı kan kırmızısı terörün gölgesinde kanat çırpıyor… Gidemiyor… Gelemiyor… Uyansana ülkem.. Hürriyet bu mudur? Kanatlanıp gitmek varken, dört duvar içinde kanat çırpmaya mahkum etme bizi. Kurtuluş için bir neden ararken ölmek için bin tane neden yaratma… Uyan ülkem, lütfen uyan, Vuruyorlar askerini, polisini... Uyanmalısın bu gafletten ülkem, haydi! silkin lütfen!… Bu gün de sıkışıp kaldın tan kırmızısında ve orospuluğun terk ettiği köşe başlarını orospu çocuklarından korumakta ben yine elim kolum bağlı kaldım beceriksizce… Hangi evde canlı bomba yaşamakta? Biliyor musun? Benim kapım kilitsiz, kendim, hurdacıdan satın aldığım anahtarı kayıp bir kelepçeyle elimi kolumu bağlı tutuyorum çaresizce, Öldürülmek için ihanetle… Haydi, silkinelim bir, desem, bir tek kılını bile kıpırdatmazsın, beni suçlarsın aymazlığınla. Sesim duyabileceğin kadar gür değil ki, gaflet ve ihanet odaklarının çığlıkları karşısında… bir ışık demeti bırakıp gidiyorum senden, senin içine ümitvar bir şafak doğur, ümitsiz bir karanlığın üstüne biliyor musun beraberliğin gücünü? Yaşıyorsa cesaret yüreğinde Her göz bir güneş ışınıyla baksın ufuklarına Yıldızlar güven duygusuyla çekilsin evlerine Kafan omuzlarına yük olmasın ağırlığınca Günaydın ülkem, Haydi, artık bir yol çiz kendine, takip et yüreğin yettiğince!... …/… |
Aymazlığımızı çok güzel dillendirmişsin. VAROL.
Selam ve saygı bırakıyorum.