İtirafname
Sürü güdemeden, çoban olmadan,
Kurtlar sofrasında tuzağa düştüm. Çileler gelirken çilem dolmadan, Şifa hanesinden uzağa düştüm. Yardıma muhtaçken yardıma koştum, Bir damla olmadan deryaya coştum! Aslını sorsanız boşlukta boştum, Bu yüzden bulanıp bulağa düştüm. Akıllı gezerken mecnun dolaşıp, Pislikten sıyrıldım pise bulaşıp, Arınırım diye sona ulaşıp, Fosseptik denilen sulağa düştüm. Bir değil bin defa batıp çıkandım, Kaç defa kirlendim, kaç kez yıkandım? Genzimle beraber ne çok tıkandım, Her zaman havasız durağa düştüm. Menzile varmayı çok kolay sandım, Seraba aldanıp, hayale kandım, Sevda çöllerinde yandıkça yandım, Vahalar kurudu kurağa düştüm. İçimde saklanmış hazinem vardı, Sonra eşkıyalar her yanı sardı, Fitne süngüleri sinemi yardı, Sırlar benden gitti dudağa düştüm. Kim nasıl sanırsa elbet öyleyim, Dil onların dili ben ne söyleyim, Sorarken kendime, neden böyleyim? Tez haber verecek ulağa düştüm. Kınayan kınasın, kınalar yaksın, Kınalı eliyle tasmalar taksın, Yıldırım yollasın şimşekler çaksın, Desin ki; ben şöyle, şu bağa düştüm. İşte böyle geçti tam yetmiş senem, Her canlı masumdur, tek suçlu enem, Susmak istiyorum durmuyor çenem, Sesim hoyratlaştı kulağa düştüm. Bir yanım kârdaydı, bir yanım yârda, Sanırdım böylece kalmayız darda, Yaralıda nice yaralar varda, Ne çare ki ıssız bu dağa düştüm. 28.03.2016…Mustafa Yaralı |
Tebrik ederim, güzel bir şiir okudum kaleminizden...
Selam ve saygılarımla...