'değirmen'hiç unutmam, hani bir değirmendim ben gür sesli çayların kıyısında un tuttu duvarlarım, beyazdım iri yeller çağırdı kabuslarımı kendi sokaklarımda sevdiklerimi yitirdim gayri dedim sarılmaz, her sarılası zannedilen yara ateşler içerisinde yandı da, kentler demir çığlıklara bölündü dilim bir ah etmedi sustum ışıklarında gecenin, ışıkları söndü evlerin vurdular dağlarında gencecik umutları kuşlar masumdu oysa sığamadım, sığdıramadılar önce garip bir düşman bellediler beni güldüm, durdum sonra rüzgar nasıl da kederliydi, korkuyordu ölümüne ne çok sevdaya orak vurdu da eller, doğmadı en güzeli ölendi, öldürülendi baharlara yakıştıramadılar kır çiçeklerini zalimler ellerinde, elleri ne hain şimdi bir değirmendim ben, şahinleri kıskanan bakışlarında delikanlı bir aşk kahverengiye besleyen ne çok renk görmüş o gözler ve sarılmış kolları sıcacık sevdiğine ben topraktan değil,ben sudan değil, ben şu yaman ayrılıktan ayrılıklardan diyorum, ayrılıklar içime doğmuş kıskandığım her kuş bana düşman olmuş şimdi duvarımda bir sarmaşık beslerim kır ağacında mübarek günler doğrulursa fidanlar, rüzgar dostları olur ne çok severim, ekmek gibi, namus gibi bir değirmenim ben ocağın ateşinde hâr, yalnızlığıma sövmeyin çıkarmayın beni kırmayın kollarımı |