Göletşehrin kaldırımlarından süzülen yağmur çiseciklerine sordum şiirler mi sarhoş yoksa ben miydim? neydi! Böylesi dehlizlerimde yırtılan karayelin siyah saçlarından bahtıma dolanan… bir kız çıkıyor mavi tenli buhranlarımın şeffaf göletlerinden neye üfleyen soluğu sanki bedenimde üryan sancı ayak uçlarında canına yandığımın şuh mercan kınası dudakları kiraz ısırığı emiliminde yeleleri ipek döken sırttan kendini tan vurgunu düşlere salan acı üfleyen dudaklarında ney kıyımları suçlu kimdi cinayet mahalli sus pus meşe palamutlarının gizinde duvarlarımın ardında bir ayaz hilalin hicranından şafağın üsküt duruşlarına damlayan gençliğim memeleri beline kadar sarkmış gecenin umut kesen acımasızlığı serçelerin gözlerine akan kanı damarlarımın oysa ben seni sormuştum ıslak bakışlarına İstanbul’un menevişlerinde bulurum diye seni yeniden durdu sağnak kesildi sesi su perisinin kızılca pıhtısı çözüldü ayaklarından tozak tozak püskürdü efkara kirpiklerinden yakamozların gardenyalar açan göğün saten süren duruşuna meğer sevdamın künyesi düşmüş Kız Kulesinin ak boynundan demir atması ondanmış yokluğunun derinliklerime eğdi başını deniz koynuna sığınan yüreğime kara kapkara eldivenli bir eldi hatırladığım giderayak ,boğazımı sıkan içimde kaldı şiirlerim söyleyemedim kırıldı ucu kalemimin yazmadım ah! Sevdiğim seni devirdiğin yarımlarıma yazdım… ’’yarpuz edb dergisi sayı 7’’ |