* insan sevdiği birini kaybedince ne söyler ne düşer ki dudaklarından hayat işte bir varmış ama en çok da yokmuş bugün varmış, yarın yokmuş kelimeler de salınırmış varlık ve yokluk sarkacında
el ele tutuşur acıya katık edilirmiş hayat nasıl tanımlanır nasıl lisana dökülür duygular pek bilmem süslü püslü cümleler kuramam bir çırpıda tumturaklı laflar edemem de
ömür dediğin yazıldığı anda azalan yaşandıkça tükenen adına gün denen vakitler toplamı olsa gerek
dünya seferimde zaman benim için bir temmuz ayında küçük bir anadolu köyünde tomurcuklanmaya başlamıştı bozkırın en cilveli sarısı ile gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliği arasında var olmuştu çocukluğum
şehrin, çocuk ruhuna dokunacak pek bir yanı da olmadığı için çocukluğumun en unutulmaz anıları bu mavi ile sarının gönle huzur veren ahenkli yerinde canlanırdı
yaz bizim için köy demekti doyasıya oynadığımız ama bir yandan da yokluğun düğümüyle bağlı hayal dünyamızın en arı yeriydi
toprağın, taşın, odun parçalarının belki bulursak bir kır çiçeğinin bile kıymeti paha biçilmezdi çünkü hepsi oynanacak oyunların elinden tutar hayallerimizin harcına karışırdı
yokluğun öze döndürdüğü gerçekten çocuk kıldığı en güzel vakitlerdi birinci sınıfı bitirdiğim o yaz da her yaz olduğu gibi tatil için köye gitmiştik
ben sonsuz oyun hayalleri kurarken dedemin geri çevrilmesi imkansız sözüyle camiye kur’an öğrenmeye yollanacaktım ertesi sabah bin bir mazeret üretsem de annemin beni en güzel kıyafetlerimi giydirip camiye yollamasına mani olamamıştım
köydeki camimiz yeniydi imam efendinin de ilk görev yeriydi düşünüyorum da şimdi ikimiz de benzer heyecanları yaşamış olmalıydık benim ilk talebeliğim onun ilk öğretmenliği ikimiz için de ilk ders
cami evimizin az ilerisinde bulunuyordu ilk gün yol arkadaşım dedem olmuştu dedem elimden tutup beni camiye doğru götürürken gözlerindeki o sevinç ışığıyla bak bu cami …demişti Allah’ın evi Allah’ı seven Allah’a gönlünü açan tüm müslümanların evi
evladım camiye git ki gönlün açılsın ne zaman yolunu bulamaz gönlün daralırsa hemen bir cami bul Rabb’ine el aç o zaman gönlünün nasıl huzura ereceğini göreceksin
her kelimesi ruhuma işleyen o sözleri o yaşta pek anlamayarak da olsa bellemiştim evladım bir gün ben ölünce bana burada kur’an oku olur mu… deyip beni,hocamıza emanet etmişti
ilk gün, benimle birlikte yaklaşık on kadar çocuk vardı herkes camiyi benimseyip oyun alanı edinmişti sanki hocamızın cennetçiçekleri haydi toplanın ikazıyla daire şeklinde etrafına sıralanmıştık
ilk sözü Allah’ın evine hoş geldiniz…olmuştu sırayla kendimizi tanıttıktan sonra söz yine hocamıza gelmişti çocuklar bu caminin sahibi Allah emanetçisi sizlersiniz
Allah onu anan herkesi çok sever ama onu seven çocukları daha çok sever sizlerin duası cennete asılan güneşler gibidir
hani bazı anlar bazı sözler vardır yıllar üzerine tozlarını kondursa da asla unutulmayan bir küçük üfleyişle ilk günkü tazeliğini koruyan
işte hocamın cümleleri de aynı böyleydi benim için kutlu kelam her hayrın başlangıcı besmele ile bizlere camimizi gezdirip mihrap,minber gibi yerleri anlatmıştı günün sonunda ise elifba cüzlerimizi verip evimize yollamıştı
bir aya yakın zamanda en küçük olmama rağmen kur’an’a ilk geçen ben olmuştum içimde tarifsiz bir mutluluk vardı eve gelip bu durumu dedemlere anlatınca onlar da çok sevinmişlerdi
zaman… ah o masum çocukluk çağım tek yaşadığım hissin sevinç ve mutluluk olduğunu sandığım kocaman kalpli günlerim
babaannem insan büyüdükçe kalbi küçülür derdi hep yirmi yıl öncesi anımsadığım o anlar yaz bitmiş, istanbul’a dönmüştük, hocamız ise başka bir şehre tayin aldırmıştı
onca yıldan sonra dedemin vefatında bir kez daha kesişti yolumuz kader bir muamma kader ilmek ilmek işlenen ilahi bir sır yirmi yıl sonra bana kur’an’ı öğreten hocamla yine aynı caminin avlusunda karşılaştık
dedemin elimden tutup hocama emanet ettiği beyaz minareli Allah’ın evinde elimde hocam sayesinde öğrendiğim gönle şifa kur’an’ım dedemi hak divanına dünyadaki son durağına uğurladık
sanki dedem bugünü bilip yıllar evvel fısıldamıştı kulağıma bir gün yüreğin daralırsa camiye gel ben ölünce arkamdan kur’an oku
dedemi kaybetmenin verdiği acıyla hüznün en ağırının kalbime değmesine karşın çocukluğuma yol aradığım yerdeydim şimdi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ilmek ilmek işlenen ilahi bir sırdır kader şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ilmek ilmek işlenen ilahi bir sırdır kader şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Emeğine yüreğine sağlık
____________________________Selamlar