sükutun kutlu eli değince elimize hevesin bin bir rengine müptela hayatlarımız yüreklerimizde bin bir arzu akıp giden zamanın her renginden ayrı desenlerin alnımıza nasıl çizildiğini bilmeliyiz
sonsuzluğun kokusunu almakta zorlanıyor dimağlarımız boş hayaller gibi savruk gönüller kumlara çizdiğimiz emellere dair resimler fırtınalara uğramakta hakikatin hayale gerçeğin masala nasıl döndüğünü bilmeliyiz
hep bir arzu içimizde hep bir ihtiras saldırmakta isteklerimiz dört bir yana batıl tasavvurların ağına düşmekteyiz bu ne vahşi çağdır böyle duygularımızı sersefil eyleyen bu ne zamandır ki gül fidanları kırık nicedir gülistanların nasıl harap olduğunu bilmeliyiz
ıslık çalarak oluşturmaya çalıştıkları o bayat rüzgara ne zaman yenildik hiçbir zaman aşikar olanı küçük göremezsin okuyan adamın satır satır heyecanıyla aynıydı cennet zeytinleri bağrına bastığı evladını son nefesini vermesin diye dua olmaya koşan annelerin omuzlarımızda nasıl ağladığını bilmeliyiz
hani insanlığın ümidi olacaktık ne oldu bize ilişkilerimiz sanallaştı sevgilerimiz yapaylaştı davranışlarımız sahiciliğini yitirdi sözün değerini yitirdik güç tutkusu çizdi yollarımızı billur sular gibi akan insanlığın fıtratına tortuların nasıl bulaştığını bilmeliyiz
gelin görün ki ümidimizi de hoyratça tükettik hayatımıza hakim olan yapaylıkları dilimizin kirletilmesine göz yumduk öyle ya eğer zulüm bir şeyi ona ait olmayan yere koymaksa insanın sahte ilahlara gönlünde nasıl yer verdiğini bilmeliyiz
zulmün en hakikisi değil midir zulüm haksızlık etmek demekse en büyük zulüm insanın kendisini yaratan Rabbine nankörlük etmesi değil midir Rabbinin hakkını başkasına vermesi değil midir
cehennem mahşerinde kanat çırpıyor çocuklar dünya ışıklarına gözlerini kapatıyorlar biz burada değil miydik o zamanlar o vakitlerde kimsenin yanında değil miydik sahipsiz bir yerde ıssızdık habersizdik öyle mi
kucağımız bu yüzden boş irili ufaklı sevimsiz düşünceleri dolaştırıp durduk dudaklarımıza sesimiz bu yüzden yok biz bu yüzden yok gibiyiz
yoklukların kenarında bir dünya öylece çoğaltıyor kendini öylece büyüyor ve sonra kayboluyor küçük denecek yaşta ne varsa yürüyor içimize cılız sesiyle tenhada kalmış bir kalbe iyice yerleşiyor sinemiz de nasıl derin yaralar açtığını bilmeliyiz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Madem ki varız öyleyse bilmeliyiz şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Madem ki varız öyleyse bilmeliyiz şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Merhaba dost kalem Kutlarım yazdıran yüreğini, kalemini ve eserini Gönlüne, ömrüne bereket Şiirle kal, sevgiyle kal, sağlıkla, sağlıcakla kal ve de dostça kal
Çok güzel bir "Yeni Dünya" tasviri; haz ve ibretle okudum. Yüreğinize, ellerinize sağlık, gönülden tebrik ediyor, gözlerinizden öpüyorum. Kör bakanlara yeni bir göz, sapmışlara yeni bir yol olması dilek ve duâlarımla. Sağlıkla Allah'a emanet kalın. Bâki selamlarımla Muhterem REDFER... (Aksakal
Çok güzel bir "Yeni Dünya" tasviri; haz ve ibretle okudum. Yüreğinize, ellerinize sağlık, gönülden tebrik ediyor, gözlerinizden öpüyorum. Kör bakanlara yeni bir göz, sapmışlara yeni bir yol olması dilek ve duâlarımla. Sağlıkla Allah'a emanet kalın. Bâki selamlarımla Muhterem REDFER... (Aksakal
Kutlarım yazdıran yüreğini, kalemini ve eserini
Gönlüne, ömrüne bereket
Şiirle kal, sevgiyle kal, sağlıkla, sağlıcakla kal ve de dostça kal