11
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
1296
Okunma
Koyu bir akşam çökmüş gözlerine
gözleri nemli
ağlıyor tepeden tırnağa dağ deniz
toprağına düşen ateş yüreğin yangın yeri
Ve pencereler hiç bu kadar ışıksız değildi
Sırtımızda taşınmaz yük
eskidende vardı
ama belki de
böylesine ağır değildi
Bostan korkuluğuna döndük
memleketim içinde
sağımız solumuz dört yanımız düşman
bir dayanak yok
bir omuz yok
sırtsırta verebileceğimiz
gün doğdu babilin asma bahçelerinde
belkide şafak yok
ölüm kusuyor her karanlık gece
Kıyısız akşamların koynunda
köşesinde sipersiz kara yazı yazgı
nasıl titriyor geceler ürperiyor... üşüyor...
kesilmiş kısa saçlar kadar kısaldı
insanoğlunun ömrü
birbilsen nasıl düşlenir oldu memleketim
sıcacık döşünde husasız tasasız
bir gün olsun uyumak
düşmeye görsün alacakaranlık
kırık duşaklı yağmurlar çiliyor çiseliyor
şimdi kalbimin içindeki dar sokakları
ağaç gölgeleri koyu gecenin karanlığında
sırma saçlı gelinciğin kusursuz al rengi
ay yıldızlı bayrağım
bir bez parçasıymışcasına nasıl kıyıp atıyorlar yerlere
Yine akşam tarıyor saçlarının telini
gamzesi düşmüş gecenin
ezilmiş silindirle asfalt yol misali
sende ezip geçeceksin biliyorum
dün gibi bu gün gibi
insanoğlu ölüme kanıksadı
....neden bombalar ölmüyor?...
ölüm orucundayken kuşlar bile!!!
Nurten Ak Aygen
19.02. 2016
]
5.0
100% (31)