18
Yorum
26
Beğeni
5,0
Puan
2736
Okunma
Şimdi güneşin yitirdiği akşamların koynundayım
Yarım yamalak yaşanan kuşatılmış düşüncelerin
Zifiri karanlığı doğuyor penceremde
Özlemi içimde sevdiklerimin
Karşı kıyılarda bulutlar işleniyor
Güneşin al rengi vurmuş dağların ardına
Sarı kasım patları sürgün gün doğmamış seher yapraklarını
Örselenmiş duygular
Hani uzun bir iç çekiştir hayat
Hasretliktir bir ananın yavrularına
Bir kuştur avucundan uçup gidiveren
Ne olduğunu bile anlayamadan
Özlemler dev bir yalnızlığa dönüşür
Gökyüzü kadar büyük bir boşluklar
Kayboluverirsin içinde ne uzak ne de yakında saatler
Çalar hep beyninde her gün aynı saatte
Karnavallar gibi zil zurna maskelenmiş
Kulaklarında uğultu duyulmaz çağırdığında bir ses
Güneşin kavurduğu o ıssız limanda
Yıkık bir yürek gibi kimsesiz yalnızların düğün gecesi
Mavi okyonuslarda kaybolan martılar
Sır dolu savrulan hayatlar
Hani nerde o eski şehirlerdeki arnavut kaldırımları
Bahçe duvarlarını sevgiyle aşan sardunyalar sakız çiçekleri
Yabancı memleketlerden birdefelığına açan sıklemenler
Afkika menekşesini baş tacı ettiniz evlerinizi bahçeler yerine
Sırıksıklam anılar ağlıyor köy yollarında
Köşe başlarında konteynırlarda takımı bozulan babannelerin kahve fincanları
İnsanlar tanımıyorlar ne büyüğü ne küçüğü
hatta kendilerini kendi gölgelerinden bile kaçıyorlar
Hey gidi koca dünya düzeni bozuk dünya
Her şey hazır her şey elinin altında
Yerinden kalkıp su içmek için üşeniyor çoluk çocuk
Böylemi olurdu eskiden oysa
Kır be öksüz kalmış sokakların telini
Dokun ansızın batır kirpiklerini güneşin
Mavi atlastan dikmiş kaftanını
Bal rengi sırmalar yakalarında
Katran karası geceleri unut
Unut sabır taşları çatlasın
Yarim mavi giymiş nazar değmesin
Maviler mavisi gök kubbe
İçinde neler taşırsın
Yağmurlar bulutlar kuşlar saklı içinde
Bir halı gibi döşenir önüme yeryüzün
Ben sana meyil verdim ansızın
Gidiyor arkasına bakmadan gidiyor
Gelmekle gitmek bir tek insanın elinde değil
Her şey yarım yaşanan hikayelerin öyküsü
Düş gören çocuklar gibi şen
Unut her şeyi unut
Yaşananlar gerçek değil
Ne ayaklarımızın altındaki toprak bizim
Ne içimizde taşıdığımız yürek
Kalbini ak alnına takmış çocuk
Gözleri bana bakıyor gülümsüyor
Oda tüm çocuklar gibi çocuk
Yüreklerinde serçeler uçuruyor
Peri kızı gibi beyazlar giymiş
Artislik pozlarını vermiş fotoraflarda
Ellerini göğe kaldırmış duruyor öylece
Duvarda yıllar evvel babanannesinin kucağından
Bana bakıyor duvardan
Kıyısında oturduğum şehir
Kır çiçeklerini kıskanırdı her bahar
Akşam karanlıkları çöktü mü
Her kişi birbirinden bihaber
Hani salıncağı sallanan beşikler
Han kapıları gibi belli değil
Doludur giren çıkan
Geceyi asıyorum gözlerinin içine
Sığ bana bakan her düşünce
Kurumuş bir bir papatyalar
Bakıyorlar her gece aya
Kurumuş toprakta can çekişirken
Nurten Ak Aygen
23.10.2014
5.0
100% (25)