Kasımpatı Düşesiayva çiçeği iklimini mi şaşmış ne titriyor soğuğun jilet kesen ıslığında dudaklarının kiraz ısırığı bir tattan kalma düşlerimin ılık şarabını kesiyor elma kabuğunda dağılan kokusu vaveylalarının kimsesiz kaldırımlarda kalbimin tekleyen yalnızlığı yırtık cin giymiş aklımın düşesi kasımpatı şımarıklığında geçip giderken son yorgunluğundan üşüyen bedenimin siyah kürklü geceleri kıymığı batıyor kumsallarımın tan hasreti beklentilerine bakışlarının gönlüme kapanan siyah yelpazeli dokunuşlarından ah! Mihrinaz kar zınaklıyor ayaza sızan ayın mor sinmiş nefesinden şehrin kurt uluması sessizliğine sen yoksun! sokak lambalarının isli gözlerine sürme çekiliyor esaretinden gölge boylarına akan duruşlarından uyuşmuş kirpik uçlarımdan usulca bir damla yaş yuvarlanıyor avuçlarımın parçalanan kır kavisli sabahlarına ah! Senin köşe başı kortejlerin Mihrinaz İsveçli anneden doğma Mihrinaz ballanan rujunda fütursuzdu gelincikler ah! Yanaklarında olgunlaşan epifitleri kıyılarıma çekilen şeftalilerin pembe uçlarından sinelerinin menevişlerime uçuşan ak güvercinler gülücüklerinde nazlanan ağzı yavrucuklu kamelyaların biliyorum birazdan ışıyacak içimi ısıtan gamzelerinden ahududu şerbeti bizim sokağa çıkacaksın biliyorum dalacaksın kasımpatı buhranlarından denizi seyre daldığımız derinliklerine eski rıhtımın on dört numarada duraklayacak önce adımların sivrilecek burnu çizmelerinin kalbin çarpacak deli deli bükeceksin boynunu penceremdeki lâlelere harelenen mecalimin göletinde ki kuğularda yüzecek küskünlüğün karda kalacak yüreğimde korlaşan izleri ruhumdan geçişlerinin saçlarında tutunan taneciklerden çözüleceksin zemheri sancılarıma saydam ırmakların dürtüsünden bir ispinoz düşecek boşluklarımın yakut ağartılarına konçertosu başlayacak yine sevdanın buğusu tüten dallarımdan o beyaz yüzünden inerken göğüslerinin üzerine zülüflerinin hayallenen siyahları kıpırtılarımda kalan tadın boşalacak Mihrinaz buz tutan düetlerine dudu çıkmazlarının kızılcıklar lâl olacak turkuazlara ısınacak koynunda mercan kanatlar vuslatın terleyen sıcağında yanlara yatacak cıvıltılar yakamozlar kucağını açacak yıkanacak körfez öpüşlerinde ay ışığının ilkbahar inecek kucağımıza saracağım belinden Mihrinaz ebemkuşağı sıyrılırken mor kuşağından üzerimize karanfilli çıkışlarına haykıran kasımpatı suskunluğundan öleceğim sana çiseciklerimizden tütecek maviye ten… Filiz Kalkışım Çolak ’’Çıngı sayı: 64’’ |