Tırtar / TapuAllah rahmet eylesin bobam “-sen bilin” dedi “-bi araya ğelin, gardaş gibi kimsenin hakkı kimseye ğeşmesin eli-ğünü kendinize güldürmeyin” üleşdirdim halalarıma, emmimgile “mürekkep yalamış”ıyım deye bana düşdü isder isdemez mamele işleri de binersin bazar arabasına dooru tapı dayırasına herkeşden evela ğetdim sahat dokuz, annatdım ilk gelene “-durum” böyle böyle “melit beyi bekle” çaresiz bekledik geldi.., saçı geri daralı biri neçeden sonura işaret etti takkayı ba(ğ)rımıza aldık ona da annatdık.. “-ver makeme ilâmını” “-ne makemesi, ne ilâmı abe(y)” öte yandan biri dedi ki, “-sen önce makemeye gedecen” len ne makemesi, “-ebem öldü, eceliyne yaşı doksan küsurudu zati işdecik mıhdar da tasdikleyvidi nüfusdan da düşürtdüm saba(h)le(yin)” adam dölü belli “-öyle deği(l)” dedi, “-oradan bi garar getirecen” ne deyelim şer(i)atın kesdiği barnak acımaz “-pekey” dedim tapı deyince biz, tapıcı Kasım Bey gibi efendiler biliriz emme gazın aya(ğı) öyle deği(l) tapı-mapı deği tam bi devlet dayırası vallahi .. uzatmayalım vardım, hemen alt gatın girişinde onnara da izah etdim “-durum ….” böyleyken-böyle.. böyle “tapı dayırasından kıyat isdeyollar” dedim “-doğru” dedi, adı da Şengül’ümüş adamın biri “-amma onnar bize bi yazı yazacak falan köy, falan mevki, adası parseli adı-soyadı, değil mi olur ya üsdünde iputek olabili(r)” len ne iputeği gadının iputeğinen-mupiteğinen ne işi olabili(r) yalan olmasın, gadının son deminde gene de gulağına eğildim, sordum, “-borcun var mı ebe borcun?” “-şükür emrine, Allaha bi can borcum mar” dedi, Allah bilip duru(r) “-Allahdan başka kimseye borcum-morcum yok” “üş gün yatak, dördüncü ğün toprak şafatından mahrım etme Ya Rebbim deye deye getdi zati, öte sözün beri başı nayeti amma adam haklı, bizatihi.. bu onun görevi vardım tapı dayırasına gerisin geri işimin ebi-cetdi tem-ters gedeceği belli cinlerim depemde vallahi billahi garnıma bi ağrı ğirdi bak gör Allahım gari bu sefte orta yerde; gabak gafalı bi adam, sil baştan anlatdım, gari şefleri adam bana kırk dereden su getirtdi en sonunda nüfus cüzdanımı isdedi “-ya sahte evrakınan, birinin tarlasını başgasına yıkıvırıyosan” dedi “-sizin hakkınızı gorumanın gereği bi başgası gelse de değil mi” … nassı aklımıza gelmedi haklı vallahi-billahi de! benim etiyacım mı var “-olmaz sa” “-yoğusa bizim bildiğimiz iki şahit” dedi Allahın onarcağı ya “-fırsatım olursa muvazzaf yokalmamı yapdırın” deye gocaman defteri yanıma aldıydım uzatdım adam bakdı başga gaşcak yer galmadı “-sen gene de iki şahıt getir” .. “-bekle” dedi, terk etdi dayırayı bekle Allah bekle gari adamdan habar yok valla ayaklarıma gara sular endi haralda adam bazar bazarlamaya ğetdi öyle ya haftadan haftaya bi bazarı adamların “-nere ğetdi bu adam” deye gürleyince ordan göbekli nemrut garının biri “-senin iş uçu arşife endi ya!” dedi hayır benim gorkum öylenneyin mesayinin biteceği neyise adam geldi, habar almış diklendiğimi belli hitdetlendi bana “-ne böğürüyon dana ğibi len sen” dedi elinden gelse avkalacak gibi işimin görüldüğüne bakayın deye ses etmedim “süt dökmüş kedi gibi”, maçıp-maçıp öğüme bakdım “-işim acala da, gusura bakma ağbi değilise valla üş gün de; üş gün beglerin” dedim ordan aldım kiyadı, bi sevincinen “-şükür işi halldecez öylene” seğirtdim vardım makemeye adam hemen yazacağdı, eli varmadı, elindeki galemiynen evirdi çevirdi ı ıhh! “-olmadı” dedi .. dinine yandımın şe(hi)rlisiii.. belli ürüşvet isdeyollar anaforcu döyüsler alışmışlar köylünün üsdünde götürmeyi “-on gün de olsa bekleycen emme ürüşvet-mürüşvet yok , valla vermeycen” dedim içimden “-benim işi mezbur yapcaklar” bobalarının hayrına mı bu iş uçu mayış almayollar mı? “-senin eben hasan gızı, değil mi” “-evet” dedim “-burda hüseyin yazıyoru gardeşim” dedi “-etme eyleme adamın adı hasan, hasan üseyin deği ki, hadi “hı” decen emme ” “tapıdakınnar düzeltsinner” .. ulen bunnar gumpanya o, ona, o gerisin geriye o ötekine köylüyüz ya çaresiz döndüm gerisin geriye vardım, esginkinden da ma(h)çıp durum böyle, böyle annatdım adam “-gardeşim bi senin işin mi var böğünün adı bazar, otuzaltı pare köy böğün burda bak sırada bissürü bekleyenner vaa(r) en eyisi mi sen yarın gel” nalet olsun, emme ürüşvet-mürüşvet yok istermezse bir ay gedip gelecen .. ertesiğün zabbahdan ver elini gasaba! Allah var ya ıçcık peynir, yoğurt-dolaz alağetdim n’olur nolmaz, öyle ya adam haklı bi derdi ben miyin “abey şu bizim işi ……… gözünü seveyin” ….. ana valla adam, yüzüme bile bakmadı “-ben dün bakdım gardeşim ona orada “hüseyin” yazıyoru benim yapcağım bişiy yok isdeyosan gene hüseyin yazayın” yahu abey ı-ıh aman-zaman “-valla olcağı bu bunun” abey-mabey kar etmedi hay senin yapıvıcağın işin ……………. dedim atdım kendimi dışarıa durduk yerde. elimden bi gaza çıkcak valla bizim köylü Cöbe dayıyı buldum yoğurdu peyniri ona verdim “-len o arkadaş eyidir” “-eyiyse madem düş öğüme isbat et hadi” getdik, ona da “-Osman abey orada hüseyin yazıyoru ben de orda gördüğümü yazıyon gafamdan yazmadım kiyne söz temsili orda “osman” yazıyo olsa da ben hasan yazsam olu mu” “-dooru olmaz” “-ee hüseyin yazıp durukana ne deye hasan yazayın” …… “-bunun olcağı ne” “-olcağı bu” gasaba da en namlı Cöbe dayı da kâr etmedi Üssüğün Melide getdim Mırı Şabanın dünürünün, dünürü Şevket Ağaya Bakgal Iramazana, Davıda öğüme ğelene, dert yandım tapıcıyı kim tanıyo dedilerise ayağına vardım kimi eletdiysem “ı-ıh” geri ğeldim yalvardım yok zabala herkeş durmuş bize bakıyodu hinci herkeş işinde gaydında “-abey ne isdersen vereyin benim hu işi halledivi” yoğ Allah yok.. adam “nuh deyo peygamber demeyo” atıyo bana fırçasını havasını “-işiniz olmadımıydı yalvarıyonuz, işiniz bitdi mi, yakın semtimize uğramayonuz işin görülsün deye herkesi buraya toplayon o tefderi ben mi yazdım hıyarağa, orada öyle yazıyo tamam mı.. iki ğün sonura gastelerde iresmimiz çıksa “sahte belge düzenlediler de vatandaşın malını elinden aldılar” deye o zaman ortaya çıkıp da “yok meselenin aslı öyle değil böyle” tapıcıyı ben yanıltdım, o bana doğrusunu yazdı verdiydi emme ben kendim değişdirdim” deye dermin “ıhı sana çızık, vallaha demezsin” “-derin, dememiyin abe yeterki sen imzalayvı bi, ha!” valla da demezsin, billa da demezsin sen işiyin görüldüğüne bakıyon emme ben imza atıyorun boba! mesuliyet bana geçiyoru direkmen ben attığım imzanın ömür boyu vijdan azabını çekerin değil Yörük Osman, değil kaymakam yerden bobam çıksa kimse bana bunu imzaladamaz annadın mı?” “-e valla haklısın abey de ben sırf bunun uçu geldiydim böğüne talik etdin “pekey” dedim, birez sonura araba getmeycek olsa önemli deği(l) valla acaba yarın gelsem” “-isdersen alt(ı)ay gel-get gardeşiiim benim yapcam başga bişiy yok” “-eyi de abey, biz hinci n’apcaz” “-valla o senin meselen beni hiç ırgalamaz” bin yalvar, rica minnet “olmaz, da olmaz” “abey çıkar bi yol gösder” “yok” seninki yanıma ğeldi elimden kiyadı aldı “isdemeyosan vee gardeşim” dedi kiyadı alıp yırtmasın mı tam o ara, bakdım seyirciler bıkmış bizim piyesden herkeş işinde gaydında kimseye çakdırmadan yumruğumu bokis etdim de ben bunun böğrüne bi endirdim “hang” deye iki büklüm oldu-ğedti valla “-evet” … “-gardeşim esgi yazı bu hasana sinek sışsa hüseyin olu” .. “-bu da öyle olmuşdur al-gel şunu, hasan yazıverelim olsun-bitsin vatandaşı ikki sahatdır neye yoruyor sunuz” “-maksat işin görülsün, hemen yazdı, uzun uzun imzaladı mühürledi, elime uzadtı, emme hala böğrünü dutuyodu ardıma bile bakmadan doru Şengül’e ani-takke tamam “sağol” deye bi yanına varayın peynir yoğurt isder mi öyle ya “bi ta işim düşer” “gusura bakma abey” deyeyin deye işim bitince okarı çıkdım tufalete ğetmiş gelmemiş baya bi bekledim illa bi “Allah ırazı olsun” deycen .. araba gaçacak deye ardıma baka baka endim hökümet konağından ondan sonura da yüzüm dutup da varamadım yannına adı hinci aklıma ğelmeyo emme o ğün hiş demediysem beşyüz tefa, dediydim ezberlediydim valla-billa neyse, olmuş işim, bişmiş aş su isdemez zati adamın ismini zikretmek de gerekmez” DİPNOTLAR mamele :muamele, yol-yöntem, yordami ile işlerin halledilmesi, davranış biçimi Direkmen/direkman: doğrudan, direkt olarak, otomatikman, kendiliğinden talik etmek: tehir, erteleme, daha sonraki bir zamana bırakmak |
öyle yada böyle işi görüldü.
Ne yazık ki devlet dairelerinde
çok görülen bir durum.
Yine gerçek bir şive ve anlatım.
tebrikler kardeşim,
selamlar..