Ölü Şehrin Surları
Herkes kendi ölüsüne ağlar
ağlarken matemini tutar silahların gölgesinde ilk önce karanlık çöker ölü şehirlerin surlarına sonra sessizlik gün batımında başlar yaprakların rüzgarla dansı seyrederken unutursun kendini nedensiz sebepsiz ıslanarak ya da unutmak gelmiştir içinden... bazen bir sokak lambasının altında çaresiz.. bazen kimsenin bulamayacağı izbe bir sokakta sarhoş.. . . kapanmayan yaran canını acıtır... prangalarından firar eden bedeninde düş’le gerçeği ayırt edeyim derken. gideceğin yeri de unutursun lambalar teker teker söndüğünde? nedensiz sebepsiz ıslanarak unutursun kendini ya da unutmak gelmiştir nedensiz sebepsiz... |