Hak Kapısı
Diline yük
omuzlarına ağır geldiyse aşk yandım demeyeceksin bu kapıda pişen de yana yana gelen de bizdendi giden de... huzuruna çıkıp secdede ölmek isteyen de öldüm diyen de bizdendi... Ataşıyla yanan da minbere çıkan da kelamına agu katan da bal katan da bizdendi. ola ki vah dersin vah ki haline vah ne yandım de ne de yanarım de haşa söz meclisten dışarı ben beni aştım sığmam dört duvar arasına dersin O vakit altından işlenmiş kaftanın kibirdir her sabah giyindiğin sendeki güzel sendeki benim kaftandan ’ kefen ’ ola mı ki! geldiğin gibi gideceğin aklından çıktı mı acep karnın tok döşeğin sıcak üç akçeye üç akçe ekler dünya malına meyledersin içinden geçirir kırk yıllık ibriğini yenisine yeğlersin ibrik saraydan gelse neye yarar fakirin Zekariya sofrasında altının kıymeti yoktur bilmez misin tas olsa neye yarar kazan olsa neye yarar değil midir ki bir taş aşa bir kuru döşeğe iç çeker hayıflanırsın O vakit bunları mı ararsın hak kapısında posta çıksan ne olur çıkmasan ne olur hu çekip kimisi yandı kavruldu divane oldu makamına erdi kimisi de yandığını sandı sen ki! dünyalığını yaparken diline yük omuzlarına ağır geldiyse aşk yandım demeyeceksin... . . . unutma? hakka giden yoldur her gün yürüdüğün... istesen de istemesen de... |
selamlar