Göğe Bulaşan Dudak
alnına dizip parmaklarını uzağa bakıyorsun
hiç bir şeyi anlamaya gerek yok hayat bütün serüvenleriyle bir kaç adım ilerde bozulup değişen yeni rüya gördüklerini tekrar ediyorsun bir daha olmayacak olmayacak bir daha sarı güzel zamanlar soğuyup taşlaşacak inanıp duracağız mevsimlerin getirdiğine yazın kuru ağzı mutluluk gitgide solan bahar çıldıran ırmak küçülen beyaz yeniden bir şey söylemeye cesaretim yok bu iniş bu kalkış kanatlarda son bu ağlayıp kaybolan ince sitem dinse ya lal olsa kaybolup gitse her şey anlamsızlığa yine de bırakmaz yakamızı o kutsal ten erteler varı yoğu yok olup gözlerimize sevgiyle bakan son günlerin hatırı göğe bulaşan saydam dudak ölene dek gölgesini bekler göğsümde. |
alnına mı olacaktı acaba.