Hüzzam mısralarBilirsin ritim tutmaz ellerim öyledir yalnızlığı sevdiğim kadar ayaza tutulmuş güvercinlerin göğüslerinde ahım var unutmam nefes mi yalnızca alır ve veririm onların gökyüzleri için onulmaz yaralar da açmam bir tesadüf değil bu olamaz üstelik incinmiş bir uyluk kemiği ile böylesine bir acıyla da yaşanmaz kırk kapıdan geçen kırk adam düşün Hu çekecekken eşikten düşenleri içlerinden sadece biri benim kalbimin sesini duyan Tanrım O benim diye söylesem sana her mısranda bir hüznün yüzü var senin ummam ki asıl beni bilesin bilesin ki aşk her iki dünyanın da yüzüdür kızıl bir gül ak bir sakal değil bu hal muhal bir meşverette oynatılan gerçeğin ta kendisidir sonunda denizi esmer kadınları kalemi ve Ay ışığına tutunmuş yakamozları tek tek geçer de giderim şimale hüzzam bir beste gibiyim ağır ağır ne şu şarkıların arkası var ne önü dem tuttuğumuz cemden ırak ne de uykuların zamana faydası ne zaman birazcık uyusak şehri haramiler basıyor nasıl kafasız kolsuz bacaksız yıldızların ortadan kaybolduğu geceleri de sevmiyorum artık yataktan düşen yastıklar gibiyim solgun kirli ve yapayalnız |
yalnız ve yalnızca; aşkça.