Tırtar / Mecliso hesap; Yakıp "okusuz düğüne gedenin ta ..........." demiş okulu bile olsan düğünde ne işin var mencilise uyma(ya)ca(k)san hiş laf bulamadımıydı Deli Yakıp, çelen çöpüynen dişlerini temizlerimiş “hayrola” deyennere bizim çocuklar gene et bişirmişler de” derimiş gösderiş-mösderiş dutduğun işi yeni gelinin şey dutduğu gibi dutmacan benin deye girişcen "-hanı yeni geline "-gak bi oynayvı" demişler de yeni gelin "-yerim dar" demiş yerini genişletmişler de "-yenim dar" dediydim demiş" gari yeni gelin oyun mu bilmeyodu, boyunu gösdermek isdemeyo du da nazara u(ğ)ramakdan mı gorkuyodu mencilisde olan birinden mi sakınıyodu garıncalanmış mıydı, yonusa başka bi derdi mi varıdı orasını bilemecen gari henk bitesiye oturmuş beklemiş “-emme sen sen ol; bi mencilis de, mayır-muyur etme olur-olmaz zamanda kayış atma, yüklen boyunduruğa iş varısa elleş ekmek varısa yerleş herkeş neydiyosa bi ucundan yapış vardığı yerde herkeş körümüş gelin bi ğözünü kısıvimiş öyle ya, o gelmeden önşe orada bi düzen varıdı sonrattan gelip de kendinden öncekinneri körlükle suçlamanın “düzen bozannığın” alemi var mı “örgülü yerine” vardıysan ağla(ya)can düğün yerine vardıysan oynacan her şeyin bi yolu yordamı var abdassız namaza durulmaz "adım hıdır elimden gelen budur" olmaz “insan mencilisde insan imiş” garlanguş’a sormuşlar "-niye bi öyle bi böyle uçarsın" deye o da “bazen belanın altından, bazen üstünden bazen sağından bazen solundan geçerin" demiş "ite dalanma, çalıyı dolan" denilmiş deveye "boynun neye eğri" demişler "-nerem doğru ki" demiş deveye "-enişi mi seversin, yokuşu mu" demişler deve de; "-anasını sattımın düzünün suyu mu çıktı len" demiş gurda "-boynun neden kalın" demişler "-kendi işimi kendim görürün" demiş. köpeğe demişler "-sahi yau köpeğe ne demişler” “-köpeğe bişiy dememişler bişiy demeye gaksalar it itliğini, puşt puştluğunu yapar onun uçu köpekden uzak durmuşlar it başga bişiy bilmez ya dalar ya sarar hırlı soluk solumaz zaten ite bişiy buyursalar it de kuyruğuna buyuracak biliyollar “sen sağ, ben selamet” kölge etme öteden get itinen dalaşmamışlar “ite gem vurmamışlar kendini at sanır” deye “yatarsan itine, razı olcan bitine” öyle ya “klavızı garga olanın gıdağı bokdan kurtulmaz” köpeğe bişiy demeyelim demişler "-devenin üstünde kuduz dalar mı? dalar" “ite dalan ma, çalıyı dolan" demişler belaya bulaşma garlanguş gibi, bazen altından bazen üstünden bazen yan tarafından dolaş çalıyı dolan ısırcak sinece köpek dişini göstermez itten puşttan uzak dur it-itliğini, puşt-puştluğunu yapacak evelallah "hazır ol cenge! eğer; ister isan sulh-u salah" gılıfını daşımayan minare çalamaz dumanı gadak daş toplamayan galesini goruyamaz gahpe içerdenise gapı kilit dutmaz resimdeki LEYDİm ile anlatılanlardaki "it" sözcüğünün alakası yoktur. Dipnot yen: elbise kolu sarmak:köpeğin havlaması,hırlaması gıdak : gaga sinece; sinerek yaklaşan köpek |