Dili olmayan yeşil.
Herkes kendi dilinde konuşur.
Aşıklar sevgice, Ağaçlar yeşilce. Benim dilim tutulmuş. Aşıkların üstüne sevgi örtün. Ağaçların üstüne yeşil. Benim üstüm açık kalsın. Rüzgar dokunmazsa tenime, Yeşil ve sevgi bulaşır,her yerime. Bulaşmasın bedenime. Her şey yerinde güzel. Sevgi yumuşak bir beden de can bulsun. Yeşil de bütün çiçeklerin olsun. Sevgi ölü beden de can bulursa Dili tutulur. Yeşil örtmezse çiçekleri. Bütün çiçekler kurur. Sıcak aşk rüzgarlarının nefesiyle. Ya da bir çobanın, kavalını üflemesiyle. Ben ise kurak topraklar da suluyorum sevgimi. Kimsenin geçmediği uçsuz bir çölde. Elimde kalan yarım şişe su. Dilim kurudu, Nefes alamayacak kadar. Çıkmayacağını bilsem de, Damla damla suluyorum onu. Ve ne zaman bir tohum isyan edip Baş kaldırırsa. O zaman görecek kendini bekleyen sonu. Yeşersin diye harcarken bütün suyu, Düşünmedik sonrasını, Ne olacak bu işin sonu, Öksüz bırakmak istemem çiçekleri. Elleri bağlanmış bir anne gibi. Bırak! Baş versin Ölüm bile ayıramaz. İki sevgiliyi, Boğazımdan geçen damlalar utansın. Ayırırsa seninle çiçeği. Herkes kendi diliyle konuşur. Çiçekler, yeşile vurulmuş. Elleriyle tenine dokunur. Dili olmayan bir ben vardı. O da yeşilin arasında kaybolmuş. Hatırlarsın belki ilk zamanlarımızı. Rüzgara kapılmış bir su tanesi gibi. Tam havada kapacakken hatıralarımızı. Seyre daldım da tutamadım, Toprağa nasip oldu ıslanmak, Mezar bekçisi gibi, Ölümün içinde yaşamak. Sana hürmetim sonsuz Kitaplığımda ki 49 kitap. Alınma sakın üstüne. Yokluğun içinde ki tek gerçeksin sen. Çabuk sayfalar,kelimeler bunu duymadan kapat! Üstü boş içi ağır bir bulut gibi. Yanaşmaz isen bir dağın koynuna. Seninde işin yaş. Ben kendimden geçeli yıllar oldu. Görende öldü tekrar dirildi sanki diyecek. Ama dokunduğum her çiçek teker teker soldu. Dudağım da derman kalmadı aşkın saadetini içecek. Dilsizim ben,yeşilim ben. Doğayım toprağım sevdayım ben. Tek dostum rafımda ki kitaplar kaldı. Bir de bulutlar, Ama kara olmasınlar. Sadece yağmur bırakanlar. Sadece iki kelam edelim istedim. Dostsuz kalmamak için. Hayat bu, Ben sana Tahir ol da demedim Zühre ol da demedim, Sadece Nazım Hikmet sevdası,Necip fazıl sıcaklığı istedim. Cemal Süreya hiç demedim, iyice boşluğa atıp kendimi. Belki Can Yücel, severdi o yeşili Kim anlar ki bul dilsizi Çığlık atsam hangisi duyar sesimi ? Payıma düşeni elime aldım Alamadıklarım kin beslemiş. Bana sunulanın dışına göz kapadım. Göz kapadıklarım arkamdan iş çevirmiş. Akarsu gibi, coşkundu yeşilin sesi. Hiç biri engel olmazdı. Bir de rüzgar eserdi efil efil, Böyle bir zaman da suskunluğa girdi. Dili olmayan yeşil. |