Çapak
Örtülmeye muhtaçtı her kapı,
Pas içindeki adamlar, İnce bir soğuktu enselerinden inen, Öyle uzun demir yığınları, Ha oldu ha olacak akşamlar. Ha doğdu ha doğacak güneş, Bakalım neylere peyda olacak, Aşılmış tepe, aşılmaya dağ, Ele, yüze, alna çalınmış yağ, Kuytuya, köşeye itilmişler; Kimi öldürdüyse bu dünya, Ardında bıraktıkları çok alınmışlar, Birileri gülerdi fukaralığa, Gülsünler, bırak, alışmışlar! |