Tırtar / Hala“-ötüyon “şey” deyollarıdı “aşşa mellede; Gara Hasannarın gızı gonşu o(ğ)luynan samannıkda basılmış olu(r) mu oluu(r) döyüso(ğ)lu döyüs ne demiş biliyonuz mu? tö(v)be tö(v)be, yalbasdının eniği.. … "benim göynüm mıhdarın güçcüg gızında ben aslında, hayvanlara saman almaya samannığa girdim idi zaba(h)la(yin) o gız, yannış annadı haralda, sıkışdırdı, eyiki geldiniz valla”, gel de günaha girme.. len gabbanalı, samanı gonşunun samannığından mı alıyodun gapbanın gırık-dölü neyimiş dee “-eyi kine geldiniz valla, ız da(h)a şeytana uyca(ğı)dı, başımda galmaya havaslı, ne bileyin ben aklıma bişi ğelmedi” sankı sabi sübyan çocuk da erkek gısmı öyledir işde.. yaa el o(ğ)lu demiş çiğ süd emmiş gonşu, bi(r) gapı gonşu gızı hurda “zabah ağşam yüzyüze bakcaz” demez de adınızı lekeler, temizlemez, hanı ne de(r)ller “şeytan adamın düşünü azdırı(r) emme aptas suyunu ısıtmaz” öyle işdee “ben etdim dutdum” demez ne isdersen isde.. söz veri emme verilen sözler dutulmaz, kimse adam gibi sözünün ardında durmaz” “-valla hincikinner arı ğibi bal alasıya çiçe(ği) etirafına vız vız vız balı adlımıydı vııııızz başka çiçeklere elininen goduysan bul.. nerde bulcan ga(y)ri” “-onu deyviriyodum, tabii gız ne dediyse neytdiyse anam kimseleri inandıramamış, adı orasbıya çıkmış bubası da kör eşşek sudan gelesiye zopa atmıs sonna da sürüye-sürüye dokdura eletmiş dokdur “gızınız gızo(ğ)langız” demiş demiş emme.. ne fayda, bak gari, hincii gızın bubası o gızgıynan barabar, hadii öteyüzde(ki) bi(r) köye aşıtladıvımış iki garılı, bobası yaşında, topal birine verivimiş, kaş verdilerise dee.. satıvımış düğün-müğün hakgetire çenizini bile çok görmüşler ay bacım … eeeeeee temsilde hata olmaz emme adam haklı, netsin.. zavallı, gızının adı çıkmış bi kere çıkmış dokuza, inmez sekize köylük yerde “adın çıkca(ğı)na, canın çıksın” deye neyye demiş atalar helbet bi bildikleri var el var eşik var dos(t) var düşman var kim alcağdı onu garii adının çıkdığını bile bile nası(l) çık(a)cak, ga(y)ri gayfaya gatil olmak işden deği valla köy yerinde, baş kakıncı olu gari herkeşe, ölünşeye gadar.. erezil elaleme … ona ğöre, aman gızım, aya(ğı)nızı denk alın adımınızı deng atın, dur denen yerde durun “ananızdan evel ahıra girmen” sizde Gara Hasannarın gızı ğibi ö(y)le olman sakın deyen Allah mafazan Allah” “aman Allah gorusun, yerden göğden ırak, Allah düşmanımısa da başına vermesin, dıkgat edin, ged aman geed neneyen varın sonunu siz hesabedin” “-aman Allah gorusun emme, önüşlüg siz goruyun kendinizi sonura hiş biriniz de “bana kimse bişiy demediydi” demesin" “-gızlaar.. gızlar! gocasız galmayasıcalar bunnarı dinnen, kula(ğı)nıza eyi gatın utanman, sıkılman sakın ne var gı bunda utancak sıkılcak, gün gelcek gapınız tıklanacak bey(h)uda başınızı sallaman “günde galmış düğen beygiri ğibi”.. ben deceğimi dedim, valla dutana ne ala dutmayanın sonu taa en başdan belli kendi eder, kendi yanar kendi düşen a(ğ)lamaz deler ya yalan vallaha bi ağlar kii.. bitaha, bitaha a(ğ)lar hemi dee ömrünün sonuna ğadar bi dee.. a(ğ)larsa anan a(ğ)lar gerisi yalan a(ğ)lar vallaha billaha ....” ”-anam nedenise erke(ği)n sa(ğ)dıcı evli olu da gızın ki beker bunda da vadir bi hekmet, esgile(r) öyle münasip görmüşler durduk yerde deği(l)dir helbet atalarımız taa esgiden beri bişiy dedilerise vardır bi bildikleri, durduk yerde etmediler, demediler biz bizden önşekinnerden böyle gördük, sorarlarsa böyle etdik, böyle bildik aldıg gabil etdik cümbür cema(a)t “şükür emrine” dedik” gız gısmı gelin olca(ğı)nda en erkeni düğün zaba(hı) o(ğ)lan evinin öğünde davıl döğülükene aş gazannarı vurulmuş da gaynarıkana evli akrabalardan bi gadın geli(verir) gelinnig gızınan odaya kapanıverile(er) “yenge” deller hani, çok bilmiş biri gari yenge başlar tafsılata, tarife "-gızımm, gözel gızım; bak hinci vadığın yere sahap çıkacan orasi senin evin gari.. onnar senin aylen ”.. anam ıramatlıg bana öyle dediydi.. sende öyle belle “vardığın yer körüse gözünü kısıvi(er) sağırısa duymazdan gelivi” imi .. aman yavrım.. var beni kötü belle emme dediğimi unutma gulağını bana ver, eyi dinne bi gula(ğı)ndan girip, ötekinden çıkmasın imi gadınım ne demişler “gözünü kör et, gulağın sağır, emme ille başını ağır”.. hörmetde gusur etme, gardaşlarına ağa-aba, “bobasına boba” de, “anasına ana” eyinniğe kör gelme namıkörlük, hökelalık etme her gözelliği kendin de bilme ne derlerse “baaşüstüne”, hani tabakçının gelini “her tarafınız kokardı da ben yudum arıttım sizi, el içine çıkardım evinizi bakın o koku galdı mı etirafınızda” demiş de hani, gayınbıbası da “geliiin, bana gelin geldiğinde gayınnanda öyle derdi onun gibi, senin de burnum alışdı kokumuza” demiş ya onculayın.. hiş bişiylerine burun gıvarma imi gadınım zabala(yın) herkeşlerden evel ga(l)k, ağşamları, herkesden sonura yat ne dutarsan sımsıkı dut neydersen şevkinen et vallaha zararlı çıkman.. nere ğedersen seğidelek, can havliynen get.. varca(ğı)n yere bi an eveli var.. hızmatını gör adımıyın üsdüne gerisin geri dön gettim, vardım, dedim, etdim geldim o ğadak.. nası(l) memnin oluyollar bak gari.. ettiğin hızmatı; el de beğensin bey de sen canla, başla et dut emme gayınnayın gözüne bak dur.. hamırınan kendini de yoğur, yapdığın işi önce kendin beğen.. kendin beğenmeden, ele beğendiremen duttuğun işi “benin” deye dutdun muydu Allah da beğenir gulu da evine yuvana, gocana sımdıkı sarıl.. ele değil kendine darıl.. sakın ha yüzünü eğşitme güleş bak, usul gonuş gayınnayın gönlünü al, gönündeki baş köşeye gurul.. hatırını gırma, fikrini sor-dur neye dersen gelin gısmı gayınna hamırından yaradılmış tamam mı..” “-isdersen bana da darıl emme; oduna-oca(ğı)na , yuvana dörd elinen sarıl ”guru yavan acı sovan” Allah ne verdiyse herifiyin gazancına şükret gözün başın üsdüne “-şükür” de okardan enene ele bakıp da hor görme, herifiyin işinin bi ucundan dut, yamacından gel.. neye dersen.. “mermer daşdan varlığı iki başdan” dutumlu ol, savruğ olma cevval ol uyuşuğ olma hızmata kimse buyurmadan seğit dilini datlı eyle, ol bi meyit çok gonuşma emme eyi dinne az ye, az uyu, çok çalış, böğün, dünkü halininen yarış kendini işine ver dıkgat et elin işde gözün oynaşda olmasın utancından değil, dadından yarıl her şeyin bi(r) yeri bi(r) vahdı zamanı var “sakla sarı samanı geli(r) vahtı zamanı” bana isder gücen isder darıl.. canın nerde isderse emme usulünce sarıl” DİPNOT beker : bekar, hiç evlenmemiş. ayle : aile, yuva İmi : emi, tembih, iyi mi den geliyor olmalı, soru şeklinde değil, karşının da tartışmasız kabulünü bilmekten eyinnik: eyilik, iyilik, hoş görme, kabullenme tabakçı / tabak: hayvan derilerini kullanıma hazırlayan, terbiye eden kişi oduna-oca(ğı)na diyerek tembih.. yemin verdirme gibi bir tonlama vardır.. dedimi tutmazsan oduna ocağın baykuş tünesin gibi bir ilenme ya da dediğimi tut da yuvana baykuş tünemesin gibi bir tembihleme vardır. meyit / meyyit . mevta, ölü, Resim Yüksel. |
Kalemin susmasın
_________________________Saygılar selamlar