AYRILIKLARDA
Zaman yaralı hayatların örs vurgunu
Bu çekiç hiç durmaz mı? Hiç durmaz mı ipleri idam lekeli sıkıntılar Kaç sabır saplandı toprağımın çıbanlı nadasına Kanı kaynayan aşk, hoyrat hüzünler ve ey hayat! Biriken dolunay sancılı yoksulluklar Işığı alnımda şavkıyan hançer yalnızlıkları. Yollar tırmanıyor içimde tozlu yorgunluklarıyla Rengi karanlık bir fitilde yanıyor yazgım Avuçlar dolusu babam akıyor gözlerimden Son sarhoşuydu, öfke kokulu mor salkımların Gülüşünde, gözleri esmer bir çınar dinginliği Elinde şubat gecelerinden bir uykusuzluk Göğsünde mayası acıdan bıkkın bir ecel Kutup yıldızına bağdaş kuruyor külhani Hasret çizecek duvarlara sonra Hayatı sağır eden çaresizlikler rengi. Bulup da kayıplarına karıştığım sınırsızlık Rengi zemheriye çalan hasretler çıkmazı Çok bilinmeyenli denklemler tüketiyor bizi Tek bilinmeyenli okyanus suskunluğuna gidişler Boynu bükük çiçekler giriyor aramıza Bir türkü esir düşüyor yavaşca Uzaklara savrulan ayrılıklarda. Latif KÖYBAŞ |
Ayrılıkların yakını/uzağı olmuyor ayrıca. Kurulan bütün denklemlerin sonucu en fazla 'on dakika' çıkan mesafelerde, dünyanın bir ucu kadar hissettiren uzaklıklar var!
Ve türküler yalnızlığı çekilmez hale getiriyorlar.
'Günün Şiiri' ile geç de olsa tanıştım kaleminizle. Tebrik ederim yüreğinize sağlık 👏🙏.