ADEM' DEN İSRAFİL' EŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Değerli kalem arkadaşım Hicran Aydın AKÇAKAYA Hanımefendi ile geçmişte TÜRK KADINI isimli ortak bir şiir yazmıştık. Şimdi de 145 ülke içerisinde KADIN HAKLARI konusunda maalesef ancak 130 uncu sırada yer alan ülkemizin üzüntü veren durumunu bir şiirle irdelemek istedik.
Ben kazma kürekle konuyu Hz. Adem’den İsrafil’e kadar ara ara ve heceyle eştim, bulduklarımı Hanımefendi boynunda steteskop, elinde neşter, serbestle deşti. Gördük ki; erkek ve kadın birbirinin mütemmimidir (tamamlayıcısıdır) ve kaba gücün zarafetle süslenmesi gerektiği kabullenilmedikçe, erkek kadın demeyip İNSAN olabilmekte buluşulmadıkça sorunun çözümlenmesi oldukça zor. Yaratan esirgemiş kitabımdan adını Kazma, kürek neşterle konuyu baştan deştik. İstisnalar olsa da; mahkûm gördük kadını Çekilmiş acıları insanlıkla üleştik. Er yüzünü kapatıp, men etmiş irşadını. Bulunca gözü dönmüş dişinin afadını. Diledik yâd ederek ruhlarının şadını Kaba güce zarafet giydirerek ödeştik. Selamlar saygılar Süleyman KARAMAN İnsan; yaratılıştan seksin müptelasıdır. Elma yılan öyküsü, o filmin galasıdır. Kaburganın artığı, püsküllü belasıdır! Adem’den Kör İblis’e; şefaat olasıdır. tek nefisten yaratılmış kadın ve erkek önceliğin sana verilmiş olması engel değil mütekamil fıtratıma canından bir parçayım senden ayrılmış bir başka sen hor görüp kırma diyedir belki eğri kaburga hadisesi aslında çamur değil mi özümüz yasak meyveyi tattığımızda başladı seninle çetrefil öykümüz İbrahim’in Sara’ya, peşkeş muaşereti, Azdırmış kızlarıyla Lût’un masum işreti, Betsheba’nın açarak Davut’a işareti, Gölge midir, İsa’ya Meryem’in bekareti? çaresizliğine kalkan yaptığın ben en büyük günahına sebep gösterilirken neydi sence anlamı bakire bir bedene yerleştirilen oğulun hurma ağacının gölgesinde senden azade bir can getirdiysem yeryüzüne kopmamışsa kıyamet ve ayağımın altına serildiyse cennet bir mucize değil de neydi sence bu iffete şehadet eden beşikteki oğulun kulluğu Dedem ineği saydı seni can’dan saymadı. Nenem komda meleyen hayvan kadar aymadı. Cariyelik kölelik yasaklandı, duymadı (!) Dünya ahret erkeğe kıl olmaktan caymadı. görmesinler diye değil beni görmeyeyim istediğin için gerçeği yıllarca hapsettin eksik olmamalıydı öyle ya sırtımda sopa karnımda sıpa töre dedin namus dedin katlettin kâh sattın mal gibi kâh takas ettin kilit üstüne kilit vurdun dudaklarıma değer vermedin cinsiyetimden dolayı ne bana ne de beni doğurana Ana bir bacı iki, gerisi ne ki demiş! Üçü başına çökmüş, biri yakarak yemiş? Doğurup büyüttüğün geyik boynuzlu kömüş! Kimseye görünmeden, kedi sütü mü emmiş? şehvet ve şefkat aynı candan akan iki ırmak ben şefkat emmişim anamdan sen şehvet bu yüzden değil midir bende gördüğün safi et bu yüzden değil midir sendeki bu zafiyet Hakkını erkeğiyle el ele aramamış, Cazibeyi boş verip zülfünü taramamış. Hakikatın varlığı bir işe yaramamış! Yanmış fabrikasında hedefe varamamış! ayağıma dolandı eksik dediğin tam tekmil eteğim koştum peşinden yetişemedim saçımdan uzundu aklım görmezden geldin bir zalimin tuzağında ateşe verildi mücadele hevesim yandı bedenim söndüremedim o gün bugündür direniyorum umudumdan vazgeçmedim Oğul senin kız senin; neden kayırıyorsun! İkiliği çıkarıp, kendin ayırıyorsun! Çarşı meydan dolanıp, bir de duyuruyorsun, Mağduru oynayarak, kemik sıyırıyorsun! yıllardır omuzlarımda ağır bir yük gibi ‘’öğretilmiş çaresizlik’’ kışkırtılan kimliğinin sözde gücüyle ezdin kimliğimi sustum kaşığıma düşman dedin konuştum doğduğuma pişman ettin iki güvercin salıverdim göğüs kafesimin içinden biri gurur diğeri endişe biri korku öbürü neşe biri sen biri ben ikisini de ziyan ettin Aşktan zaten vazgeçtim, sevgi saygı bitecek. Aile çoluk çocuk kavramları yitecek. Sen hakkını almadan birinci sûr ötecek, Kaynar kazan altında ne ateşler tütecek. yağmura selam durmuşken böylesine dallarım karalar giydiremem umutlarıma göversin istiyorum sevgi hamuruyla yoğurduğum çocuklarım susturulmadan sesim boğulmadan yaşama hevesim haksızlık girdabında kör bir bıçakla kesilmeden bedenim çıkmadan son nefesim haykırmak istiyorum dünyaya n’olur kimliğimi ezmeyin beni küçümsemeyin İkinci üfleyişte canlar kabirden çıkar, Dünyadan taşınanlar ahirette çok sıkar. Rabbim yoldan çıkmışı cehennemine tıkar! Şeytanı çıksın diye biraz ateşle yıkar. her insan şeytanını içinde taşır ve hayatı boyunca en çok onunla savaşır hem ateştir insan şeytanını azdıran hem de yangınına su o halde nedendir insandaki bu cehennem korkusu Hak dilenen her kadın erkeğin lalasıydı. Tasallut eden ise; bir kadın balasıydı. Olacak aratmasın, bunlar evvelasıydı. Özgecan’a okunan vahşetin selasıydı. ‘’oku’’ diyen emre itaat etseydi insan hak dilenmek zorunda kalmazdı kadın diye aşağılanan onca can değişmedikçe zihniyet ne ilki vahşetin bilirim ne de sonu olacak özgecan sahip çıkmak istiyorum varlığıma üzerime kapanan kapıları sonuna kadar açmak ve yıkmak duvarları varlığından güç alarak Sensizliğin döşünde her gece uluyorum. Saadeti, huzuru seninle buluyorum. Sevdayı soldurmayıp derinden suluyorum, Hakta cinsiyet değil, İNSAN kurguluyorum. yalnızlığına paydaş nefesine yoldaş olurum huzurunla çoğalır kalpteki huzurum istemem anılmasın sensiz adım ben ki sana eş olarak yaratıldım görevimiz birbirimizi tamamlamaksa denge sağlamaksa dünyada sevgi ve merhamet ışığı ile bir yol çizelim adalet taşları döşeyelim o yola yürüyelim adım adım ama unutma önce insanım sonra kadın İstiyorsan çareyi akılda bulacağız. Sen ben demek yerine önlemler alacağız. İşi gücü paylaşıp bahtiyar kalacağız. Satanist düşünceye biz engel olacağız. bir elmanın iki yarısı gibi değil su ve toprak gibi düşün bizi ateş ve rüzgâr göz ve ışık hatta kilit ve anahtar maksat paylaşmaksa hayatı göğüs germekse her güçlüğe ve omuzlamaksa bütün yükü kadın erkek beraberce hadi adım atalım ben varım Hicran Aydın AKÇAKAYA ve Süleyman KARAMAN (vega4) |
kalemin susmasın
____________________________Saygılar