CÜZ VE KÜL
Ben gidiyorum
Martı çığlıklarını çağır Beyaz köpükler taksınlar kanatlarına Bakışınla kuşansın Ayrılığımızın son lodosu Leyla ağlasın gözlerinde Mecnun dök arkamdan sonra Unutuşlarda kalalım esrik şarkılarla Yıldız gölgeli samanyolu duraklarında. Oysa yalnız değildin çıkıp giderken Kulağında bir dal çıtırtısıydı sokak Yeleleri rüzgâr yüklü acılar Kaç sevincine pusu kuracak kim bilir Kim bilir kaç kez düşecek sabrındaki taşlar Eyüp çığlığı uçurumlardan Hangi haritaya dokunsan Ölmüş bir ülke çıkıyor karşına hüzün coğrafyanda Geceyi sorguluyor yelkeni yırtık bir deniz Cinayetler saklanıyor ıslak yarasa kanatlarına Kaçak tütün kokan yalnız limanlarda Kor bir aşk yükleniyor yangınlara Ellerimizde gül yanığı ateşten ayrılıklarla Taflan serinliği düşlere yolcuyuz Kurşunlarca eriyor yüreğimiz, sonsuza akıyoruz Cüz yanılgısı bir baharla, kül bu ömür savruluşlara Eskiden hüzün takardık yakamıza Umutları tutuklu, gülüşleri yırtılmış günlerden İnce ve narin bahar yorgunu bir kederle Yasak bir park kanepesiydi sevgiler Körpe acemi bir şiirdi gençliğimiz Dudağımda vurgunların çatlattığı sözcüklerle Ağrıyan bir kambur olurdu zaman Çöl kusardım sonra, güvercin beyazı defterlere Serçeler ölmüyordu o zamanlar Kömür gözlü bir yoksulluktu çocukluğumuz Odaları yüzün sanarak açardım kapılarını Gökyüzü dokunurdu yalnızlığıma Bir karınca ölürdü gürültüsüz Rüzgâr dinlenirdi saçaklarda Kaybolurdum ve yağmurlar rehin alırdı gözlerimi Menekşe kokan kadınlar saklardım sonra Dilimin ucunda ki acıyla suladığım saksılara. Güz yüklüyüm heybemdeki sorularla Boğazımda ölüm yeminli yağlı bir urganla Her gün medetsiz asıyorum kendimi Yol düşkünüyüm hırçın nehirlerin ardı sıra Vurulmuş bir Eylül’ü gösteriyor elimde ki pusula Ormanlarca susuyorum, içimde haykıran ırmaklarla Hangi adresin kayıplarda susan mektubuyduk Ne zaman dağıldı bizim sarmaşık kokan soframız Sürgünlerle üşürken çalındı, alın terimizi örten yorganımız. Latif KÖYBAŞ |
seçki kurulu ayakta uyuyor.
şiir enfesti. profesyoneldi. klasiklerin arasına girebilir.
emeğinize yüreğinize bin selam.