0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
513
Okunma
Eski ve çok ağır bir kokudur yalnızlık
siyah bir yol çizer yanaklarından kadının
zehirler sevdasını ömrünün
kedisi ölmez kendisi ölür anlıyor musun
dün gece şehirler yıkıldı başımıza
esrik yarım yavşak bir ay vardı karşımızda
tuttu dilimizi bırakmadı melun
kirpiklerimizi yoldurdu karşılığında
evsiz döndüm yolunuzdan şehrinizin
nasıl geçtimse artık vurulmuş kapınızdan
ellerim dağıldı gitti ellerinizden
sizden de başka bir yalnızlık kaldı
çok bağırdım duymadı güldesteler
küçük dilimle söylemişim şimdi anladım
keşke anlasaydı halden sahibi kalbimin
bildim dediklerinin tümü yalan
dostun haline bak düşmandan yaman
öyle zalimdir ki gülmemi bekleyen
öldürür beni hele bu halden anlamayan
dudaklarımda su ve alnımda ateş
efsunludur susunca akan gözyaşları
kimini can evinden vurur varsa vicdanlar
kimine yol gösterir bazen yalanları
benim helallik diye bir hakkım yok ki
geceyle bulmuşum şirin dilini
sen bir sahilde ben ortasında deryanın
yıldız sanmışım pırıltılarını sahilde
avuç avuç yakamoz ölülerinin
umut var mı bilmiyorum artık
unutmak içimden geçmiyor bir sürelik
öyle kırılmışım ki tam bir kepazelik
sussun şu senin ayrılık diyen dillerin
5.0
100% (1)