Tırtar / Dünüroğlan evinin, hısım-akrabasının ekabir takımı lafı dinlenir, dediği anlaşılır, oturaklı üç-beş dede dünürcüler gençtense yanlarında bir teke "-adam isteyosanız biz geldik sakallı isteyosanız teke getirdik" çaydan-kahveden sonra söz ekabir takımının en yaşlısında "-gonşu biz niye geldik sorsana" kız evinin piri "-buyur bakalım hacı emmi" "-destimiz var suya geldik, çuvalımız var saman istemeye Allah’ın emrini ortaya koymaya geldik" “-buyurun “Allah’ın emri” başımızın üstüne "-Bismillahirrahmanirrahim Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle böyük gızınızı hasan ağanın oğluna istemeye geldik" "Allah razi olsun" diye teşekkür eder kızın büyüğü "-amma kızımız daha güççük" demişlerse bu iş olmayacak demektir. kıza sorulmuş da, kız "-Allah yazdıysa bozsun" demişse katiyen olmaz demektir. “-epap siz nasibinizi başka yerde arayın” denilmişse bir de "mümkünü yok olmaz" denildiğinden müs’ade istenilir ısrar olursa "-arkadaş" der kız tarafından büyükler "-bizim başka bi(r) yere verilmiş sözümüz var, bişmiş aşa su katmayın" derler bakarsın belli olmaz, haber eder kızın anası “bir daha gelsinner” “-olmadı bitaha gelsinner” imine “-dünürcü dedin de adamın oğlu esgerden geleli hanı vakıt olmuş oğlan da ün yoook, ses yok adam garısına; “-yau hanım ben o ğadar da “çalıya daş attım” amma herifi ırgalamayo bile hele şu o(ğ)lanın “öğünden gaş” bi(r) bakalım ne deyyo ne goyyo el ne demez elin a(ğ)zı kese de büzecez mi? hemi bi(r) de ardından gelenner var, üsdelik gonu-gonşuda gelinlik ğız galmayıp batı(r) neytdiyo bu o(ğ)lan akrannarı torun-torbaya garışcak nerdeyse” deyincekleyin barabar.. anası annacına almış o(ğ)lunu “-o(ğ)lum ğözüyün dutdu(ğu) belliklediğin , biri yok mu” “………….” “-len o(ğ)lum, boban “gonuş o(ğ)lununan neytdiyo, ne deyyo, yok muymuş bi belikledi(ği) gönünün meyletdiği, havas olduğu bi(r) isdediği yok muymuş bana cüvab (v)bersin” deyyo hakkaten len yavrım eli beğenmediğiyin üş paralık elin dölleri adam yerine gomadığın mıymıntı öküz olmaz buzağıların tekleri esgerlikden önşe bu işleri haline-yoluna goyyolar daa ö(y)le ondan sonura gediyo esgerciliğe sen neydip ne goyon Alla(hı)n aşgına” deyye onca dil döküyoru amma sanısın samıt deği(l) de mevta, ağız-dil.. ses seda yok, o(ğ)landa.. ……….. “-evel Allah halı-vahtımız eyi geçi-goyun, inek dana eyi-kötü işin kaydın vaa çi(f)t çubuk öğünde gücün-guvatın yerinde esgerciliği de işledin-geldin.. az yaşa çok yaşa, ahiri gelcek başa bizim de murazımız va(r) el(ler)in geşdiği köprüden eller ğibi biz de geçelim el sırasına biz de girelim bi(r) de biz el(ler)e “huu gonşuu..” “sizin hamır keseni bizim odun kesene isdeyoz” demeyelim mi ga(y)ri va!; höyle elimiz aya(ğı)mız dutarkana seni baş göz edip de toruna torbaya gavışmayalım mı eller gibi” deyoru, o(ğ)lan sanısın manıt …. “-ele-ğüne ğarşı va(h)! arkandan gelenner var sonura elinden sırayı alı(r)llar da! bakar galı(r)sın valla bobayın oğlu bi(r) sen değisin ben de(ye)ceğimi dedim iki ğün sonura “ala geçim çit doğurdu bol etdik südü yoğurdu ana bana bi hal oldu ah ana beni eversen ya evermesen gebersen ya” deye türkü söyleme al sana bi cızık huruya “ana sen bana demedin” deme garışman valla.. gulanı eyi aş gözü dört bana bak.. gerisini sen bilisin, emme “dibek vahdında; demir tavında döğülü(r)” o gadak.. hazır olmuşukana bobayın göğnü ...............” desdini doldur sen de gurnadan su akıyokana.. yan gel yat keyfine bak.. “-ana” demiş o(ğ)lan “-anaa ben neye eftiklediğinizi biliyon, bobamın, senin “-her şeyin yeri yurdu bi(r) vahtı zamanı vaa(r)” … “-işinen-kaydınan olsa iş esgerliğinen bitse bende biliyon durumu vahtı zamanı geldiğinde ben size bi cövab b(v)erin” gün geşmiş, ay geşmiş aradan yıl geşmiş dedikleyin bu sefte de bobası almış o(ğ)lanı annacına, … “-ülen eşşolueşşek … “bi o(ğ)lanı everemedin mi” deyo(r) el bana isdeyelim ga(y)ri, kimi isdeyceğsek” o(ğ)lan üş gün taha mühlet isdemiş üçüncü ğün bobasının eline bi(r) isdida vermiş “anasının asaleti” olacak “bobasının dini bütün” olacak ve de “malı-maşatı” bu ğadar “geçisi-goyunu tarlası takgası” işde hu ğadar “oğlu, hu ğadar gızı” olacak ğıza gelinceee; “on yedi yaşında aklı başında” olacak “suna boylu”, “ince belli” “ak-buyday tenli” “kınalı-sarı saşlı” “galem gibi yay gaşlı”, “ok kiprikli” “ay yüzlü” “üzüm garası ğözlü” “parıl parıl gülüşlü” “el-gün görmemiş gönnü” olacak “yörürken yer sallanacak” “o işden deği, iş ondan gorkacak” “erinden sonura yatacak” “horuzlardan er galkacak” “dikdi(ğ)i keyilecek” “bişirdiği yeyil(e)cek” “duttuğu (iş) benin” deyecek “ceylan salınışlı”, “canlı simalı”, “kirez dudaklı” “buyday yanaklı” “inci dişli” “güçcük çeneli” “galın dudaklı” “hoş nefesli” “dişi mi dişi” “güleş-neşeli” “işveli mi işveli” nazlı mı nazlı olacak “gönnüne biri düşmemiş” “gerdanı öpülmemiş” olacak “guduretden sürme çekilmiş olacak gözüne” “goş gibi eti-butu yerinde”, “guş gibi gönnü erinde” “eline el, saşına barnak döşüne gün değmemiş” “sırma saşlı”, “dudakları pembe” emme ille adı “imine” olacak.. da(ha), o(ğ)lanın lisdesi sürceğmiş emme bobasının can burnuna ğelmiş “-dur” demiş ….. “-dur hey eşşolu eşşek” “-adı neye imine filen deye sormaycan o imine derdi ne zamandır beni de yakar len bu zamanda böyle bi(r) gız mı var deye olanın lafını kesmiş “zatinden o imineyi bulsam valla yaşıma-başıma bakmacan ananı boşacan kendime alcan demiş.. .......... dünürcüler kızın gönlü olduğunu biliyorlarsa "-güççük mü canım…, ondan güççük falan evlendi", "-biz evlendiğimizde, benim hanım bu yaşda yoğudu valla" "-akranları evlendi, çoluk-çocuğa garıştı" gibi sebebler ileri sürerek bitirmek istemezler gelip-gitmeyi “-biz hele bi düşünelim” cevabı almışlarsa, "bu iş olacak gibi" bir-kaç gün içinde tekrar gidilir bu defa da "-hısım akrabaya soralım" "-askerdeki abeysine mektup yazdık" "filan yerdeki emmisinin cüvabını bekleyoz" “- “olmaz” deyen, “gönlü olmayan var" "-ee tabi, kız evi naz evi" en son da “-ğıza bi da(h)a soralım” “-soralım epap, barabar soralım” sordurulur bir yengeye “-bobam bili” ……….. “-bobam ne yana keserse ganım o yana akar” ………… anlaşılır ki; kızın gönlü var "Allah böyle münasip görmüş" "-i(n)şa(a)llah hayırlı olur" denilir, büyüklerin elleri öpülür “geçim-dirlik” dilenir el öptürülür.. “-Kara Bayram uzattıkça uzatmış, bugün, yarın, yarından sonra ee bi düşünelim, ona soralım, buna soralım şuna soralım böyükdür gönnünü alalaım ağasına, emmisine, halasına de(y)zesine.. uzakdan yakından aklına kim geldiyse yorgunu yokuşa sürmüş bin kere dünürçüler gene de adamın köpeğini uyutmamışlar bıkmamış, usanmamışlar ne yapacak işleri ne çalacak gapı var başka evde her gece onlardaymışlar, etmiş-edememiş Gara Aşa “-boba verceğsen ver, gayrı vermeceğsen de bitir hu işi” demiş “-valla evde ne çay ne şeker galdı” Gara Bayram da düşünmeden bile, madem öyleyse “-hayırlısı osun” demiş Gara Aşayı Gaşaralının Gara Hamide verivimiş” Kaşıkaralılar gelmiş nişana-düğüne Kaşıkaralı öğüne öğüne Kara Hamit’i evermiş hayr’ola, beri gele DİPNOT ırgalamak / ırlamak : sallamak, sarmak, ilgilendirmek, etkilemek, dikkatini çekmek önünden kaçmak : birinin bir yerlere gelmesini sağlamak için gaza getirmek, doldurmak ya da ağzından laf almak, düşüncesini anlamak ortaya çıkarmak gözü tutmak: beğenmek, tercih etmek, tasvip etmek belliklemek : belirlemek, adını koymak, göz koymak, kararını vermek el sırasına girmek : başkaları ile aynı statüye gelmek ele güne karşı : başkalarının gözü önünde ayıp olmasın, eftiklenme: telaşlanma, endişelenme mühlet: müddet, vade isdida / istida :dilekçe köğeğini uyutmamak : devamlı gidilerek rahatsızlık vermek Resim Gökçe |
yapılıp edilenler..
Yine şivesi ve gerçekliğiyle güzel bir anlatım.
tebrikler,
selamlarımla..